Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

15 Eylül 2010 Çarşamba

bağımlı insan

Anne(baba) olarak en büyük başarımın bağımsız, ayakları üzerinden durabilen, özgüveni yüksek, yaşamlarını devam ettirebilme becerisine sahip bireyler yetiştirmek olduğunu düşünüyorum... Belki doktor, mühendis olmayabilirler ama zor durumda kaldıklarında ayağa kalkıp yollarına devam edebiliyor, kendilerine güveniyor ve hayatlarını değiştirecek kararları cesaretle alabiliyorlarsa gururla eserimi izleyebilirim.

Neden anneler çocuklarını tamamen kendilerine bağımlı hale getirmek istiyorlar? Özellikle de erkek çocuklarını... Bunda gizli bir hayatını garantiye olma güdüsü olabilir mi? Yaşlandıklarında bile kırk yaşındaki çocuklarının hala kendilerine bağımlı olmasını, hala yemeğini ısıtıp karnını doyurabilme yetisine sahip olamayışını gizli bir sevinçle karşılayan bir kaç örnek tanıyorum. Büyümüştür ama ne yiyeceğini annesi söyler, alışverişe çıkıp kendisine giysi almamıştır, hala bir bebek gibi sırtı terleyince havlu koyulur. Evlenince de bu rolü eşinin üstlenmesi beklenir ki tabi ki eşi annesinin yerini tutamaz... Neden kadınlar bunu birbirlerine yapıyorlar hiç anlayabilmiş değilim. Bu kısır döngünün, bu zincirin kırılması sadece annelerin elindeyken neden?

3 yaşına kadar çocuğun anneye bağımlı olması normal karşılanırken, 3 yaşından sonra sosyalleşmenin ve bağımsızlığın artması, bağımlılığın bağlılığa dönmesi bekleniyormuş. Tersi durumlarda bağımlı çocuktan, ilerisi düşünüldüğünde bağımlı insandan sözedebiliriz. Anne(veya baba) aşırı korumacı bir tutum sergiler, sevgisiyle düşkünlüğüyle onun birçok davranışını kısıtlar, her işini onun adına yapar, biraz büyüdüğünde karşılaştığı her sorunu onun adına çözer, onun tüm sorumluluğunu üzerine alır, hayatının her alanını planlamaya çalışırsa, çocuk artık tek başına adım atmaktan korkacak ve hep anne-babasına ihtiyaç hissedecektir. Bu da psikolojide bağımlı kişilik bozukluğu olarak adlandırılır. Bir yetişkin olduklarında sorumluluktan kaçan, kendi kendine karar veremeyen, terkedilme korkusu yaşayan, pasif bireyler olurlar...

İlk reddedilişimi kızım 5 aylıkken yaşadım. O da ne, beni emmek istemiyor muydu bebeğim yoksa... Nasıl olur, beni istemiyor olabilir mi? Ne çok kırılmıştım 5 aylık bebeğime için için... Biraz daha büyüyüp babasına fazlaca düşkün olduğunda, ya beni sevmezse, hep babasını isterse diye endişelenmiştim. Çocuğu tarafından tercih edilmemek, bir dakikalığına bile istenmemek nasıl da yaralıyor insanı... Ama bizi sevsin diye onu bir ömür kendimize mahkum edemeyiz-etmemeliliyiz de... Tabiki onları çok seviyoruz ve onların da bizi sevmesini istiyoruz ama farkında olmadan birşeyleri yanlış yapmayalım, çocuklarımızı sevmekle, aşırı korumacı tavır sergileme ayrımını iyi yapalım... Elbetteki onları koruyalım, ama soluksuz bırakmayalım...

5 yorum:

Nihal M. dedi ki...

bizim evde var onlardan bir tane :)) babamız... 35 yaşa kadar tüm kuyafetlerini annemizin almışlığı, üstüne çocuk gibi titrenmişliği var...
annem ne kadar bağımlı kişilikmiş gibi yetiştiriyor görünsede bir yerde bir ince ayar vermiş işte ben o ayarı henüz bilemedim...
bağımlı kişilik sadece yemek içme giyinme pasif ihtiyaçlar yönünde...oda sanırım alışverişi ve yemeyi sevmemesinden kolaya kaçış gibi...
diğer türlü tamamen farklı ki bu sene annesini kaybettiğinde benden daha kolay atlattı daha kolay kabullendi durumu...
şimdi benim anneliğim ona benziyor ama hep annemin sesleri kafamda...
erkek çocuğu bu etrafında dolanma, bırak kendi yapsın, kendi giysin, kendi tırmansın, korkak yetiştirme, oda vursun vs vs...
duruyorum düşünüyorum sizlerden çok şey öğreniyorum...
paylaşım için çok teşekkürler..

15 Eylül 2010 11:29
Adsız dedi ki...

ondan sonra bu kişilikler evlenince annelerinden gördükleri ilgili alakayı aslında anneliği eşlerinden bekliyorlar. erkek çocuklarına aşırı bağlı bu anneler de oğulları evlerince evlere şenlik kaynana oluveriyorlar. çok feci... dünya üzerindeki her birey birarada yaşayabilmenin yanı sıra birey olabilmeyi kesinlikle öğrenmeli...

15 Eylül 2010 16:42
anne kaleminden dedi ki...

nihalcim öyle çok örneği var ki:) evet bir de çok enteresan dediğin gibi bağımlılıkları sadece yemek, temizlik, giyinme gibi konularda onun dışında bağımsızlar de mi :D hem erkek hem kız çocuklarımızı hayatta yalnız kaldıklarında başlarının çaresine bakabilecek şekilde büyütebilsek ne iyi olur... ben de sizden çok şey öğreniyorum, karşılıklı duygularımız :)
zennube evet zaten çocu anne çocuklarına 1 ekleyerek söyle kocasını kastederek. benim aslında 3 çocuğum var falan gibi...

17 Eylül 2010 09:27
birdamlacıkyağmur dedi ki...

Yaa benim kızım da son 1 aydı çok fena babacı oldu.
Benim kucağımdan ona gitmek istiyor.
Önceleri hoplatıyor zıplatıyor diye onu istiyor galiba diyordum ama sanırım aralrında derin bir bağ kuruluyor
Ya beni daha az severse Nihan:((
Bu duygularımla yazına iyi bir örnek oldum sanırım :)

17 Eylül 2010 12:20
anne kaleminden dedi ki...

damla ben o konuda şöyle düşünüyorum. çocuklar bütün gün annesiyle oluyor babasını daha az görüyorlar. e haliyle babaları gelince kucaklarına atlıyorlar. bir de alt değiştirme, yemek yedirme, üst değiştirme vs. gibi sıkıcı işler genelde bizde. işin eğlenceli yanı babalara kalıyor. ama haksızlık bu öyle değil mi :))))

17 Eylül 2010 13:47