Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

16 Şubat 2010 Salı

Kalabalıklarda çiçek açan çocuklarımız olmalı...

Önce çocukluğumu anlatmalıyım herhalde... Bir bahçe içindeki üç evin arasında ama yine de yalnız geçti bizim çocukluğumuz kardeşim ile. Aynı bahçe içindeki diğer evlerde oturanlarla birlikte kocaman geniş bir ailemiz olabilirdi çünkü o evlerin birinde amcamlar, diğerinde halamlar vardı.. Üstelik babaannem de bizimle yaşıyordu ama olmadı işte olamadı, bir türlü geniş bir aile olamadık, kuzenlerimle bir türlü yakın düşemedik… Yanlış anlaşılmak da istemem hiç görüşmüyor değildik tabi ama biz büyüdükçe ve arkadaşlarımızın aile yapılarına şahit oldukça anladık bir şeylerin hep eksik ve yanlış olduğunu..

Her bayram maaile bir araya gelen, her kafadan bir ses çıkan kalabalık ama eğlenceli sofralara, en kötü günlerde sadece telefon açan değil, gelen, saran-sarmalayan akrabalarla çevrilmiş insanlara hep çok özendim ben.. Kendi çocuklarım için kurduğum hayallerde de böyle kalabalık geniş aileler vardı.. Hala, amca, teyze, dayı denen kimseler gerçekten anne-baba yarısı olmalı, kuzenlerle kardeşten öte ilişkiler kurulmalı, yengeler-enişteler candan sevmeliydi.. Hele babaanne, anneanne ve dedelere gözükapalı emanet edilebilmeliydi yavrular en azından duygusal olarak...

Ve Allahım bu dileklerimi kabul etti.. Kocaman, kalabalık, gürültülü ve neşeli bir Karadeniz ailesine gelin giden bir çekirdek aile kızı oldum sonunda… İyi ki de oldum diyorum şimdi… Bu konuda kendim için hayal ettiğim ne varsa tümünün oğullarım için gerçek olmasını diliyorum.

Çünkü geniş aile demek herkesin birbirini iyi tanıdığı, sevdiği, kolaçan ettiği, desteklediği kocaman bir topluluk demektir.

Çünkü geniş aile demek büyük bir mutluluktur. En ufak başarınız ya da başarısızlığınız ailedeki herkes tarafından dikkate alınır, iyi-kötü fikir paylaşımı yapılır ve bilirsiniz ki o aile içinde bir yeriniz vardır.. Güven duyarsınız.

Çünkü geniş bir aileniz varsa bilirsiniz ki bir gün siz üzülseniz, en az birkaç aile ferdinizin gözünden yaş gelir sizin için.. Bir gün düşseniz bile o kalabalıkta mutlaka bir el veren çıkar size... Korurlar, kollarlar, fikir verirler, eleştirirler, sarıp sarmalarlar ve tabi ki koşulsuz severler..

Bu nedenledir ki oğlum doğduktan sonra hep kalabalıklarda büyümesini, ailesini ve akrabalarını yakından tanımasını, onlara yabancı durmamasını istedim hep.. Şimdi oğluşum bu kalabalıklar içinde nasıl mutlu, nasıl huzurlu anlatamam kelimelerle..

Tabi ki her konuda olduğu gibi geniş aile olabilmenin de kendince dezavantajları vardır. Örneğin çocuğunuzun aile büyükleri tarafından sürekli bir şekilde şımartılıyor olması, her istediğinin yapılıyor olması, izin verseniz sürekli olarak şekerleme-çikolataya boğulacak olması gibi sorunlar da çıkabiliyor bazen ortaya... Ama böyle durumlarda öncelikle karşı tarafın sonsuz iyi niyetini algılamak ve uygun şekilde akılla mantıkla anlatmak lazım doğrularımızı ve düşüncelerimizi... Örneğin bizde babaannemizin sonsuz toleransına bazen laf ettiğim oluyor istemeden de olsa... Her dediğini yapmayalım diyorum, o zaman annem diyor ki "bekleyeceğiz kızım, 2 yaşını doldurana kadar bekleyip, sonra yavaş yavaş kurallarımızı anlatıp uygulayacağız" diyor.. Bekliyoruz tabi, sonuçta tecrübe ve iyi niyet konuşuyor biliyorum...

Hafta içi ona bakan babaannesi ve dedesi hafta sonunda evde yoklarsa vay halimize, günün belirli bir bölümünde mutlaka onlara gitmek için kıvranır durur oğlum, illa ki gideriz o eve boş da olsa.. Emre kuzum babaanne ve dedesiyle çok mutlu ama anneannesi ve Mehmet dedesi de yanındaysa daha da mutlu.. Ne kadar kalabalık isek o kadar çiçek açıyor benim oğlum.. Kuzenlerini isimleriyle tanıyor ve seviyor, hani kan çeker derler ya sanki bilip de yakınlık kuruyorlar, birbirlerini çok seviyorlar..
Gün gelecek biz anne ve babalar aradan çekildiğimizde diliyorum ki yavrularımız birbirine sımsıkı kenetlenerek, birbirlerinin kıymetini bilerek ve çokça severek-sevilerek kocaman geniş birer aile olmaya devam edeceklerdir.

1 yorum:

Deniz dedi ki...

İnşallah :)

16 Şubat 2010 16:04