Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

16 Şubat 2010 Salı

Geniş Ailenin içinde bir Çekirdek Aile

Çocukluğumun "Hayat Bilgisi Kitabı" nda; Anne, baba ve çocukların oluşturduğu en kücük yapı taşıdır çekirdek aile diye bir tanım vardı.

Benim ailemdi iste, anne baba ve ikide çocuk. Oysa geniş bir akraba çevresiyle büyük aileden de sayılırdık. Babamlar yedi kardeş, annemler bes... Yeteri kadar amca, hala, dayı, teyze ve kuzenin olduğu bir aileydik biz. Herkes eş zamanlı sadece bayramlarda yanyana gelebilse de büyük bir aileydik. Dede ve ninelerin çifter çifter olduğu şanslı bir çocuktum. Amcamlarla yan yana otururduk şehrin ortasında kocaman bir bahçesi olan içinde ceviz, kayisı, yeni dünya ağaçlarının olduğu bir evde büyüdük. Yaz tatillerinde diğer amcaların, dedemlerin katıldığı bu bahçede çok mangal yaktık, yemekler yedik, kimi zaman tartışmalar da yaşandı ama aklımda hep yaz akşamlarında damda uzanıp yıldızları sayışımız, bahçede saklambaç oynayışlarımız, korukları üzüm olmadan yiyişlerimiz kaldı.

Sonra büyüdüm ve ben iki kardeş oluşumuzu hiç ama hiç azsınmadım nedense, hatta ücüncü bir kardeşe hiç ama hiç sıcak bakmadım yıllarca. Bir tane vardı kardeşim ve ben başka olsun hiç istemedim. Orta okul yıllarında annemin canı yazın ortasında kuru fasulye yemek isteyince öyle korkmuştum ki başka bir kardeş geliyor diye. Ağlamaktan nasıl da şişmişti gözlerim...

Eşimle evlenene kadar da devam etti bu çekirdek aile isteğim. Benimde eğer çocuğum olursa iki tane yeterdi.

Büyük bir aile içinde çekirdek aile oluşumuzdan kaynaklıydı bu, evimize girince herkesin kendine ait bir alanının oluşundandı belkide.Sonra her şey değişti... Yıllar yılı başka kardeş istemeyişimin ne büyük bir hata olduğunu çok sonra anladim. Üniversite bittikten sonra nasılsa kavuşacaktım kardeşime ben, kaçırdığımız zamanları telafi edebilecektik. Ama işin içinde evlenip burada kalacağım yoktu. İnsan evlenince ailesini kaybedeceğini sanıyor, en azından ben böyle hislere kapıldım... Hele ki kardeşimden ayrı geçirdiğim o zamanları telefi etmenin zorluğunu gördükten sonra daha iyi anladım ben. Eşime göre bu böyle değildi, kalabalık bir ailesi vardı ve her şeyi kardeşleriyle paylaşmak zorunda kalışı, annesinin her çocuğuna yetişemeyip ondan büyük ablaların kardeşlerine annelik ettiği bir ailede yaşamış olmasıydı belkide bu düsüncelerini etkileyen. Her istediğinin alınmadığı, hatta çoğu oyuncağı şimdi kızına değilde kendine alır gibi alışıda içimi sızlatır nedense.

Çekirdek aile oluşun faydaları çok aslında, anne daha az yıpranıyor, çocuklarıyla teker teker ilgilenme şansı oluyor belki, daha ilgili bir ortamda yetişip olgunlaşıyorlar.Kardeşimle odamı paylaşmak zorunda kalmadım ben hic, tartışmalarda odamın kapısını kapatabilme lüksüm oldu hep, çalışma masamı paylaşmak zorunda değildim ben. Bugün eşime annem ve babamla neler yaptığımızı anlatırken aslında bakışlarından anlıyorum aslında ne kadar az seyi anne ve babasıyla paylaşmış olduğunu.

Babam hep derdi, köy yerinde çocuğun bol oluşu, kızların anneye yardım etmesi erkeklerinde tarlada bahçede veya hayvan gütmede yardımı için çok istenirmiş, e birde korunma metodlarının çok biliniyor olmamasıda çabası. Babaannem babamı tarlalarındaki bir ağacın gölgesinde doğurmuş, sonra 5-10 km uzaklıktaki köylerine babam sırtında gitmiş, böyleymiş eskiden.

Oysa ben üç çocuğum olsun istiyorum hala, çok kalabalık değil ama çok az da olmamalı diyorum, isterdi kardeşim yanında bir abısı olsun ya da kardeşi, bende isterdim bir kız kardeşim olsun... Dedem ve babaannem onaltı torun ve dört tanede torun çocuğu görmüş durumdalar, sürekli büyüyen bir aile bayramlarda bir araya gelindiğinde sürekli büyümesi için açılan masa, bir yandan yetmeyip sehpalarda yenen yemekler. Sonra ortaya çıkan makineye sığmayan dağ gibi bulaşıklar. Demlik demlik içilen çaylar.


Her ikisinin de artıları eksileri var, her ikisinin de zorlukları var, büyük ailede kendi başına kalamama, çekirdek ailede ise kendi başına kalmaktan sıkılmış çocuklar olabiliyor.

Her ne olursa olsun çocuklar iki şekilde de büyüyebiliyor, çekirdek ailede büyüdügümden söyleyebilirim ki az kardeşli bir ortamda ilgi daha yoğun, annenin çocuklarıyla zaman geçirme tarzı daha farklı, bir diğerinde ise eşimin deyişiyle çocuklar birbirini büyütüyor, anne babayla çocuklar arasındaki yaş farkından doğan uçurum gittikçe büyüyor. Buna ragmen ilerde genis bir ailemin olacagini hala hayal edebiliyorum.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba

KİTAP OKUYOR MUSUN?
Amerika da Afrika kökenli KÖLELERİN okuma yazma öğrenmeye cesaret ettiklerinde nasıl acımasızca cezalandırılıyorlardı.
Komünist manifesto
Karl marx : ücret, emek ve sermaye
(not: internette Marksist archive’de Türkçe bölümünden bulunabilir)

FRİEDRİCH ENGELS DİYOR Kİ:
Materyalist anlayışa göre, tarihte, egemen etken, sonunda, maddi yaşamın üretimi ve yeniden –üretimidir. Ama bu üretim, ikili bir özlüğe sahiptir. Bir yandan, yaşam araçlarının, beslenmeye, giyinmeye, barınmaya yarayan nesnelerin ve bunların gerektirdiği aletlerin üretimi; öbür yandan bizzat türün üremesi.

H. LEFEBVRE DİYOR Kİ:
Bütün sıradanlığı içinde gündelik hayat, tekrarlardan oluşur; İşteki ve iş dışındaki tavırlar, mekanik hareketler (ellerin ve vücudun hareketleri, aynı zamanda parçaların ve tertibatların hareketleri, rotasyon veya gidiş-gelişler), saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar, çizgiler tekrarlar ve döngüsel tekrarlar, doğal zaman ve akılcı zaman, vs.


KAPİTALİZM İNSANI, BİLİNCİNİ, DUYULARINI MANİPLE EDER, BAZEN DE FELCE UĞRATIR.
Olaylar, olgular arasındaki bağıntıyı yok eder. Bireyin gündelik etkinliğinin toplumsal / sınıfsal ilişkilerden ayrı düşünülemeyeceği göz önüne alınarak insan pratiğinin değerlendirilmesi daha nesnel çözümlemeleri sağlayacaktır.

İşçi sadece emek ürününe yabancılaşmaz; üretim sürecine, üretim araçlarına ve kendi eylemine de yabancılaşır.

GÜNDELİK HAYATI ANLAMAK, ONU DEĞİŞTİRMEK İÇİN ZORUNLUDUR.

Antropolog Asch da Birleşik Amerika’nın güneyinde yaşayan bir kabilenin, HOPİLER kabilesinin görenek ve sistemlerini incelemiştir.
Bu kabilede, bizim toplumumuzun aksine bireysel rekabet ahlaki açıdan kınanmaktadır.
HOPİ ÇOCUKLARI oyun oynadıkları veya spor yaptıkları zaman hiç puan saymamakta ve kimin kazandığını belirlememektedir.

17 Şubat 2010 09:00