Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

14 Ocak 2011 Cuma

Uzun Vadeli Çözümsel Yaklaşım-Kısa Vadeli Geleneksel Yaklaşıma Karşı

Herşey Calliou henüz 4 yaşındayken başlıyor. Bir bölümünde yatağını toplaması sorumlu iş olarak veriliyor kendisine, O da zevkle şevkle topluyor yatağını. Bir lokmacık Rosie bile yemeğini döke saça da olsa kendisi yiyor. Dikkatinizi çekerim, bu çocuklar kendi kendilerine uyuyorlar, çabuk ikna oluyorlar, kendi kendilerine oynuyorlar ve giyiniyorlar, kardeş kavgası minimum düzeyde. Anne babalar ise sakin, mantıklı, sabırlı. İşte tüm ebeveynlere örnek teşkil edecek uyumlu bir aile.

Düşündüm ve onlardan ne farkımız olabileceğini buldum. Biz zamana karşı yarışıyoruz, yetiştirmemiz gereken işlerimiz çok fazla. Kızımın ayakkabısını bağlamasını ve oğlumun yemeğini bitirmesini bekleyecek vaktimiz de sabrımız da yok. Kısa vadeli geleneksel bir yaklaşımla onların bu tür işlerini yaparak zamandan kazandığımızı zannediyoruz. İşin en kötü tarafı ise yaptığımız yanlışın farkında olup, bunu bile bile yapmamız. Çocuklar da bu acelecilikten kaynaklanan zaafımızın farkındalar. Eve gelince ayakkabılarını, paltolarını çıkaracak becerileri olsa da bizim yapmamızı bekliyorlar. Yemeklerini biz yediriyoruz ki dökmeden saçmadan, hızlı bir şekilde, karınları tam olarak doysun. Sonuç ise ortada. Kızım 4 yaşında kendi giyin(e)miyor, yemeğini yi(ye)miyor, kendi başına uyu(ya)mıyor. Kardeşi de onun yolundan emin adımlarla ilerliyor. Akşam uyku zamanlarında yanlarında sızmamışsak kendimize ayırdığımız 1,2 saatin dışında, sürekli onların hizmetinde birer yetişkin olarak yaşıyoruz.

Sorun ve sebepler bunlarsa çözüm ne olabilir? Burada uzun vadeli fazlaca emek isteyen ama meyvelerini vermeye başladığında aileyi çok rahatlatacağı düşünülen çözümsel yaklaşım giriyor devreye. Hani şu hepimizin çok da iyi bildiği ama bir türlü uygulayamadıkları:

Kural 1 : Kendi yapabileceği bir işi sen yapma
Kural 2: Ona fırsat ver, bırak yapamayacak olduğu işleri de yapmayı denesin
Kural 3: Onu dinle, anlamaya çalış, saygı göster
Kural 4: Bir sorunu çözebilmek için fikrini sor
Kural 5: Tehdit etme, tutarlı ol

Aksi takdirde bu işin sonraki adımı okula başlayınca onun adına ödevlerini yapmaktan başlar, mesleğini seçmeye teşebbüs etmeye kadar gider. Ne zaman onun adına karar vermeye başladığımızı, ne zaman onun bazı sorumluluklarını sırtladığımızı unuturuz. Çocuklarımız özgüvenli, sorumluluk sahibi birer yetişkin olsun istiyorsak, şimdi karar vakti...

16 yorum:

Filiz dedi ki...

çok güzel yazmışsın, malesef hepimiz aynı hataları yapıyoruz, çoçuklarımızı bize bağımlı olarak yetiştiriyoruz, bizim olmadığımız yerde,hiç birşey yapamıyorlar, onlara iyilik değil kötülük yapıyoruz, bırakalım kendi yesin bir iki döker sonra öğrenir hem biz rahat ederiz hemde o yediğinden zevk alır.

14 Ocak 2011 09:11
Unknown dedi ki...

bence çocuklarımızı hep ben olmazsam bir gün diye yetiştirmemiz geerkiyor kendine yetebilen çocuklar olarak...
Ha ben bunu ne kadar becerebiliyorum derseniz kendi başına uyumak dışında hepsi :)

14 Ocak 2011 09:13
∂єкσяαρѕυωαѕуση dedi ki...

sorunuda çözümüde iyi analiz edip yazmışsınız..cocuklarımıza yasaklarla değil açıklamalarla yaklaşırsak çözüme daha kolay ve sorunsuz varabiliriz..caillou'nun anne ve babasının ses tonu bile çocuğu motive edebilecek derecede :)
rahat stressiz yetiştirilmiş bir çocuk ile kurallarla bastırılmış çocuk arasında gelişimi bakımından büyük farklar oluyor..
yemeğinden tutunda, giyinmesine, hatta konuşmasına kadar!
yeni bir çocuğum daha olursa hatalar listem kabarık, ama yinede çok şükür sorumluluk sahibi bir oğlum var.. en azından ben dökmesin diye kendim yediriyor alsamda, onun ısrarla kendi yemek istemesi, henüz giyemesede geldiğinde montunun fermuarını çözüp şapkasını çıkartıp ayakkabılarını yerine bırakması.. bazen direk çıkarttığı yere attığında, aynı callionun annesi gibi bir ses tonuyla "c.. lütfen yerine koyarmısın, biz kıyafetlerimizi ve ayakkabılarımızı çıkartıp yere atıyormuyuz" dedikten sonra düzeltmesinin nedeni hep ustruplu bir yaklaşımla düzgün anlatımdan geliyor.
kızarak diktatörlükle yaklaşılan her hareket ters dönüyor malesef yapma etme yerine, niçin yapma, niçin olmazı anlatmak insanı hedefe kolay ulaştırıyor.

14 Ocak 2011 09:29
Adsız dedi ki...

güzel yazmışsın. İşte ben bu nedenle bazen kalbim sıkışa sıkışa beklesem de herşeyi kendi yapması için bekliyorum. Sonuç mu, okula giderken geç kalabiliyoruz, ayakkabılarını tesr giyiyor ve öyle yollarda yürüyor. Her yemek sonrası giderek bu durum azalma gösterse de üstümüzü değiştiriyoruz. Ama faydaları da yok değil, herşeyi kendi yapmaya o kadar istekli ki, onu böyle görmek tüm o kalp sıkışıklıklarına değer.

14 Ocak 2011 10:51
İkiz Annesi dedi ki...

O konuda sabırlı olmaya çalışıyorum gideceğimiz yer için 10 dk önce evden çıkmaya çalışıyorum mesela çünkü biliyorum ki kapıda kendi montlarını kendileri giymek istedikleri gibi önlerini de kendileri kapatmaya çalışacaklar.Şu an 2,5 yaşındayız çok şükür kendileri uyuyorlar,kendi yemeklerini kendileri yiyorlar (üstleri batsa da önemli değil),çoraplarını çıkarıp giyebiliyorlar,ayakkabılarını düzgün giymeyi öğrendiler.Ama bunları yapabilmek için sınırsız sabıra ve desteğe ihtiyaçları oldu.1,5 yaşından itibaren çatal ve kaşıkla yemek yemeyi öğrendiler önlerine bıraktım zaten doğal olarak bizi taklit ediyorlar bir kaç sefer her yer batsa da buna göz yummayı öğreniyor insan.Tatil köylerinde dikkat edin yabancıların çocuklarına kendi işlerini hep kendileri görürler bir de bizim çocuklara bakın burnunu bile anneleri siler.Böyle olmamak gerektiğine inanıyorum.Tabi ki elimiz her zaman üstlerinde olacak ama öğrenmeleri için yanlış yapmalarına izin vermemiz gerektiğini de unutmamamız lazım.

14 Ocak 2011 11:39
karışık_pizza dedi ki...

BABAM HEP DERDİKİ:
SANKİ BİZ HAYATINDA VARMIŞIZ GİBİ SICAKLIĞIMIZI HİSSEDEREK,RAHAT YAŞA,AMA BİZ HAYATINDAN ÇIKIP GİTMİŞİZ GİBİDE KENDİNE GÜVENEREK KENDİ BAŞINA AYAKTA DURARAK,SORUMLULUKLARINI BİLEREK YAŞA.
VE ASLA UNUTMAKİ BİZ ASLINDA HEP ARKANDA SENİNLEYİZ.BİR YERLERDE MUTLAKA TAKİPTEYİZ.
ŞİMDİ ANLIYORUMKİ BABAM ÇOK GÜZEL SÖYLEMİŞ VE BİZİ ÇOK GÜZEL YETİŞTİRMİŞ.TEŞEKKÜRLER BABACIM SENİ ÇOK SEVİYORUM.

14 Ocak 2011 12:35
HaNdE... dedi ki...

itiraf ediyorum....bazen bu kavun kafalı kayuuunun annesini örnek almıyo değilim :):)

14 Ocak 2011 12:40
Adsız dedi ki...

Yazının içeriğine bir diyeceğim yok. Doğru tespit , doğru yaklaşım, doğru analiz, yanlış örnek aile.

Nihan, hem sana hem de herhangi başka bir anne babaya bu hayal kahramanı aileyi örnek almamanızı tavsiye ederim. Pedagoglar da, gerçek hayattaki ve bizim ülkedeki bir çok anne baba da bu aileye ateş püskürüyor. Böyle bir aile ve böyle bir çocuk sadece çizgi filmlerde olur.
Üzgünüm bir ebeveyn olarak dürüstçe yazmak istedim.

14 Ocak 2011 13:21
Unknown dedi ki...

Bu konuda ben biraz katıymışım."Yağız her işini kendi yapmalı" diye düşündüğümden o yönde eğitim veriyorum ve özellikle eşimin annesi hep eleştirel bir yaklaşımla dırdır yapıyor.Henüz 23 aylık ama uyku zamanı dediğimde oyuncaklarını topluyor , ben görmeden yeleğini çıkardığında kesinlikle yatağının üzerine koyuyor.Başka bir oyuncakla oynamak istediğinde oynadıkalrını çadırının içine koyuyor.Ben bu halinden mutluyum.Çünkü tertipli olması güzel.Şimdi kumbara eğitimi vermeye başladım.Yatak odamda kumbaram var ve hergün Yağız ın yanında içine para atıyorum.Geçenlerde Yağız kumbaramı odasına götürmüş , artık onun odasında duruyor ve biz birlikte içine para atıyoruz.uzun bir süreçteyiz ve nasıl şekil varirsek öyle devam edecek.Umarım doğru yoldayızdır.

14 Ocak 2011 14:08
anne kaleminden dedi ki...

beyza nın annesi çok haklısın yazdıklarında, umarım uygulayabiliriz :)
nilay ne mutlu sana epey bir yol katetmişsiniz...
dekorapsuwasyon haklısım iletişimin rolü çok büyük...
bir annenin paylaşımları o kalp sıkışmalarını öyle iyi tanıyorum ki :)))
ikiz annesi ne kadar haklısın. hele o tatil köylerinde yaptığım yanlışlar adeta yüzümüze çarpıyor. diğer çocuklar kendileri yerken biz habire yedirmeye çalışıyoruz.
uğurböcüğüm babana saygılar, gerçekten güzel anlatmış ebeveylerin rolünü...
syrakusa teşekkürler yorumun için. aslında içten içe ben de ateş püskürüyorum. herşeyin bu kadar güllük gülistanlık olması sinirlerimi bozuyor. ancak çocuklara yaşamın içinden ve doğru mesajlar verdiğini de inkar edemeyiz.
hande :))))kavun kafalı falan ama annesi çok muteber bir şahsiyet diyosun :))
içimizdeki karnaval tebrik ediyorum. gerçekten çok güzel. ama biraz da çocuktan kaynaklandığını düşünüyorum. aynı eğitimi almalarına rağmen oğlum daha tertipli düzenli örneğin...

14 Ocak 2011 15:34
R. Berin Tuncel dedi ki...

zor işimiz, zor...

14 Ocak 2011 19:49
Sermin dedi ki...

tebrik ediyorum. çok ama çok güzel bir yazı olmuş. gerçekten güzel tespitler. bilerek yaptığımız hatalar bunlar...

14 Ocak 2011 23:54
Melek Pak dedi ki...

çok güzel bir yaklaşım.Tüm annelerin düşüncelerini paylaşmışsın.Ama bunu sadec okuyup kalmayalım en azından bir kaçını pratiğe dökelim..

15 Ocak 2011 11:46
anne kaleminden dedi ki...

remziye evet zor :)
şermin, teşekkürler...
melek umarım :) umarım pratiğe dökebiliriz :))) yoksa kendim ettim kendim buldum durumu bize uyacak gibi görünüyor...

15 Ocak 2011 14:19
Hilal dedi ki...

yazının altına imzamı atmak istedim. hep diyorum, kendi işini görmeye alıştırılan bir çocuk, hem ebeveyni rahat ettiriyor, hem de daha hızlı öğrenebiliyor. umarım hepimiz o kişilerden olabiliriz...

17 Ocak 2011 09:53
Unknown dedi ki...

cok güzel anlatmisin

8 Haziran 2011 18:04