Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

15 Ekim 2010 Cuma

Misafir Anne - İlk bakışta özlenecekler...

Anneliğimin 2. ayını doldurdum. Hamile kalmayı planlarken hamileliğimin kaçıncı ayında ne yapabileceğimi, nerelere gideceğimi, şiş karnımla denizde nasıl yüzeceğimi, eve izne çıkıncada hangi kekleri yapacağıma kadar pek çok güzel görüntüyü hayal etmiştim. İnsanın hayatını kontrol ediyormuş gibi yapması ne kadar komikmiş meğer... 32. haftamda erken doğum riski oluşup tıpış tıpış eve gelip, uzun boylu ayakta kalmam "kibarca" yasaklanınca evde yapabileceğim pek çok şey dahi sabun köpüğü oldu. Böylelikle denize giremeden geçirdiğim 2 yazımı da geçirdim... Oysa bünye 30 gün sudan çıkmadan tail yapmış saymıyordu kendini gençken... Ne kadar değerliymiş meğer mavi sulardan yeşil çamları seyre dalmak...


Uzaktan uzağa yüksek lisans tezimi bitirdim, uluslarası bir konferansa makale yazdım. Otururken eskiden yapmayı çok sevdiğim hobimi aldım elime, boncuklarımı serdim, iplerimi seçtim, başladım kombinasyonlara... Bu arada İzmir'in kavurucu sıcağından da şıpır şıpır ter döküp yelpazeyle klimaya destek veriyordum. Arada kısa kısa kızımla muhabbet edip, ara ara gelen tekmelere aldırmayıp bir kaç yeni takım yaptım. Ağustos ayının ortasında doğum gerçekleşip de eve üç kişi dönünce işin rengi değişti. Tam da tahmin ettiğim gibi ne kitap okumak kaldı, ne boncuk, ne yeni tarifler (bırak denemek, okuyup resimlerine bakmak da hayal oldu)... Doğumdan sonra ilk ayımın sonunda bir alışveriş merkezine gittik de insanların yüzleri bana çok değişik geldi. Meğer ne kadar değerliymiş 2 saat meyvesuyu, peynir, tuvalet kağıdı seçmek:)


Herhangi bir yemek aktivitesini eşimle aynı anda yapmak da çok ekstrem bir rastlantı bu aralar. Kızımızın uyuyarak bize izin vermesi gerekli, yoksa herşey sırayla. Tuvalete girmem, yüzümü fırçalayıp bir krem sürebilmem "lüks" henüz. Doktora gideceğimiz gün duşumu almaya özen gösteriyorum ki berduşa dönmeyeyim. yol boyunca 30 yıldır yaşadığım sokakları fal taşı gibi gözlerle inceliyorum nerede ne açılıp kapanmış diye. Ne kadar önemliymiş meğer bakarak değil görerek gezip dolaşmak...


Ardiyaya dönen cam boncuk masamın olduğu ve eve taşındığımdan beri atölyeye dönüştürmeye fırsat bulamadığım masamda oturduğum zamanları özlüyorum. Puseti, oyun parkı, bilgisayar, portbebe, banyo koltuğu derken uzun bir süre de o odaya çeki düzen veremeyeceğiz herhalde. Asker düzeninde yaşadığım zamanları özler oldum.


Tüm bunları düşünüyorum, bir de şunları yazarken uyuyan ve onu çok özlediğimi farkettiğim kızımı... Onunla geçireceğim zamanlara duyduğum özlem sanırım artık daha fazla... Düşününce eskiden tanıdığım "ben" biraz eksik kalıyor. Kitap okunur, yemek yapılır, boncuk yapılır, iplere dizilir, denizde yüzülür, kayak yapılır... Bence tüm bunlar anne - kız daha zevkli yapılır..."


---Can Uçkan Yüksel---
www.cuckan.blogspot.com

1 yorum:

aysema dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi. 17 Ekim 2010 01:17