Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

23 Eylül 2010 Perşembe

Biz de durumlar ters biraz

8 aylık bebeğin henüz bu meselelerin ortaya çıkması için biraz genç olmasından mı yoksa yapısal bir farklılık mı bendeki bilmiyorum ama hiç demedim "Bu yönüyle babaya çekmiş benim hiiç böyle kötü bir özelliğim yok" diye. Düşünmedim de. Peki ne yazacağım şimdi ben? Madalyonun öteki yüzünü. Anane ve babaanneleri. Baştan söyleyelim bu yazı kimsenin kötü niyetli olduğunu ima eden bir yazı değildir. İçgüdülerinin esiri iyi niyetli bir dizi insan topluluğu olduğunu düşünelim bahsi geçenlerin.

Bir kadınla bir erkek birbirlerini sever ve evlenirler. Bir dizi eğlencenin, dibe vurmanın, sorumsuzca yaşamanın, uzun ve deliksiz uykuların, iş hayatıyla ilgili ya da psikolojik olarak hazır olmak için (hiç bir zaman mümkün olmamasına rağmen) bir takım aşamalar katetme sürecinin ardından bebek yapmaya karar verirler. Bu iki insanın hayatında olacak kocaman değişiklik yakın çevresinde de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisidir. Yani ne kızın annesi eskisi gibi, ne erkeğin annesi eskisi gibi biri olacaktır. Birden bire yavruları şahin olacak torunları da tabii ki o şahinin yavrusu. Kendimizi düşünelim çocuklarımız ne kadar değerli ne kadar eşsiz varlıklar değil mi? Aynı değeri annelerimiz de bizlere atfetmişler. Bir bebek girince aileye iyi huyları, özellikleri tabii ki onların çocuğunun olacaktır. Şaşırmamak gerekir!

Ben de şaşırmıyorum! Bizde bütün iyi huylar babadan gelmiş mesela;

Bizim kız aynen babası gibi gülüyor(muş), babası gibi yiyor(muş), uyuyor(muş), ve hatta gözleri aynen halası(ymış), uykudan uyanışı, sıcakkanlılığı da, elleri babasının elleri, ayakları da halasının ayakları(ymış).

Dedim ya bizde durumlar ters biraz diye. Bazen düşünüyorum yaa benim yok mu hiç böyle benzer bir tarafım. Bu kadar mı kopyası kızım babasının ve onun tarafının? diye
Sonra onun da cevabını alıyorum;

Mesela kulakları benim gibi kepçe(ymiş) kızımın, sonra tembel(miş) benim kızım. E babası 6 aylıkken konuştuğu için (nasıl oluyor hala anlamış değilim) muhtemelen annesine çekmiş tembelliği. Bir de bizimki 8,5 aylık ağzında daha diş namına bir beyazlık bile yok. E babasının dişleri 5 aylıkken çıkmış olduğuna göre bu da annesine çekmiş olmalı di mi?

Şimdi düşünüyorum. Bu kısır döngü bitmez mi birgün diye. Yani biz bugün bu kavrayışı ve eleştiriyi geliştirebiliyorsak aynı hatayı yapma ihtimalimizi bertaraf etmiş olabiliyor muyuz? Sanmam kim bilir sıra bize gelince neler yumurtlayacağız. Ne şaheser laflar edeceğiz. Kimleri gıcık edecek, kimlere kendimizi güldüreceğiz. Umarım en az yarayla kurtarırız paçayı diyebiliyorum ancak.

5 yorum:

anne kaleminden dedi ki...

çok güzeldi :))

23 Eylül 2010 08:43
R. Berin Tuncel dedi ki...

Çok şeker olmuş :)

23 Eylül 2010 11:11
birdamlacıkyağmur dedi ki...

tesekkürler kızlar :)

25 Eylül 2010 21:45
Pastalı Mutfak dedi ki...

2-3 cümlede bir "evet,aynen" dedim:))

30 Eylül 2010 12:40
birdamlacıkyağmur dedi ki...

Yalnız olmadığımı duymak ne güzel :)

9 Ekim 2010 11:47