Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

25 Haziran 2010 Cuma

Gözüm dönmeden kendimi dizginlerim

"3 senedir kredi kartı kullanmıyorum!" terapi cümlesi gibi oldu farkındayım. Ama alkışımı kendi kendime yapıyorum. Konuya direkt kredi kartından girdim çünkü birçok insanın en büyük problemi. Maalesef bu "alışveriş hastalığı" yüzünden çevremde evlerini satanlar, huzuru bozulanlar oldu. Herkes kendine göre en iyisini ister. İster de bu "en iyisi" nin bir standartı yok! Müsriflik aldı başını gidiyor. Dünya çapında böyle. Maalesef ipin ucunu kaçırdığımız oluyor bizim de. Yine de çok yol katettik bu konuda. Gözlemlerim & tecrübelerim sonucu "para" konusunda uygulamalarımız:

İnternet alışverişi                                                                                               Mümkün mertebe bulaşmam. Muadili sayabileceğim bir ürün yoksa, illa ki yurtdışından getirteceğim birşeyse evet. Birikmiş kitap siparişimiz olacaksa & tutarımıza ekstra bir indirim varsa evet. Fiyat aynı ise ancak yanında ihtiyacını duyduğum bir promosyon varsa evet. Bu da senede 2' yi geçmez.
Toplu özel gün alışverişi
Yapmam. Böyle günlerde AVM' lere de pek uğramam. Doğumgünleri özeldir benim için. Yine de coşmamaya dikkat ederim. Günler öncesinden sinsice özel kişiyi takibe alırım ve ihtiyacı olan şeyi belirleyip alırım. Tabii ki limitimi aşmadan. Çocuğuma alacağım hediye ise sadece "oyun" özelliği olan bir oyuncaksa;  en az 6 aydır sayıklıyor olmalı ve yine de limiti geçmeyen bir fiyata sahip olmalı.


Çocuk & eş alışverişi
İşte kendimi durdurmakta en zorladığım kocayla yapılan alışveriş. Asla bir marka takıntım olmadı. Hiçbir zaman. Ne ergenlikte, ne öncesinde ne de sonrasında. Ama 2-3 spor giyim firması var ki; RifBaba' yı tişört ve şapka almaktan vazgeçirmem gerek. Alpi ile ilgili yaptığım en çılgın harcama; doğuma bir ay kala yaptığım alışverişti. Şimdi düşünüyorum da hepsini toptan yapmış olmam hiç de akıllıca değilmiş. Hayatımda bir kez o da bu bebek alışverişinde kendimi kaybettim. İlk aylar için bile ne kadar gereksiz şeyler almışım. Bununla birlikte Alpi büyüdükçe bu durum değişti. Pazarları keşfettim. Bir çok markanın ihraç/ithal fazlasının oralarda gezindiğini farkettim. Küçük bir örnek: 2 sene zar zor giyebilceği bir ceket beğenmiştim Alpi için. 2 yaş içindi ve 150TL idi. Minicik bir araştırmayla İzmir' deki üreticiye & satış mağazasına ulaşıp 7,5TL ye almışlığım vardır:)
Çocuğumuza çizgi karakterleri aşılamamaya çalışırım. Yoksa burgercilerin, oyuncak mağazalarının & her türlü promosyon geçidinin önünden rahatça geçip gidemem.Bu, en zoru. Her kitapçıda, her kanalda, her oyuncakçıda; tam da boy hizalarında, tam da kendi ebatlarında bir alışveriş sepetinin sağında solunda duruyorlar.



Market alışverişi
Zor sıyırdık kendimizi. Alpi doğduktan sonra çarşı pazar gezme lüksü bittiğinden her türlü ihtiyaçlarımızı AVM' lerden karşılar olmuştuk. Birimiz evde durup diğeri de gidemiyor. Gezme adına tek görebildiğim yer oralardı. Alpi ile alışverişe çıkmayı öğrendikten sonra aynen soldaki uygulamayı yapmaya başladım. Çocuğu arabaya oturtuyorsunuz; listedekileri yerleştiriyorsunuz & aldatmacalara, uydurma promosyonlara  arabada yer kalmıyor:)


Pazar alışverişi ve file/bez çanta

Can-ı gönülden destekliyorum. Eskiden şu devasa pazar arabalarından vardı bende de. Alpi' den sonra bebek arabasının sapları, ve altını kullanmaya başladık. Hınca hınç dolduruyorduk. Rahatsız oluyordum ama harekete geçmiyordum. İşte beni harekete geçiren sevgili Beste' nin şu yazısı olmuştu. Bir ara da silkelenip dışarıda yediğimiz yemekleri kestik; hem daha sağlıklı hem de daha hesaplı olma yolunda bir adım daha ilerledik. 
Elektrik & su tasarrufu ise ailece öncelikli konularımızdan. Miniğim, her ortamda gereksiz yere açık duran lamba avcısı. Küvet keyfi yapmayız. Duşakabini 2-3 parmak kadar doldurup orada keyif yaptırırz Alpi' ye.
 Yeni evli arkadaşlarımın bir kaç sene sonraki halleri çok üzmüştü beni. Hepsi değil tabii ki ama bir çoğu, lüks hayat uğruna süsledikleri evleri yüzünden borçlarla boğuşmuş; hatta iki tanesi haciz gerçeğini tecrübe etmişti. Bu, her zaman kulağımıza küpe oldu. Uzun yıllar mobilya tasarımı ile uğraştığımdan & RifBaba' nın iş çevresini avantaja çevirerek bazen iş karşılığı bazen de sipariş eşyalara sahip olduk. Elektronik konusunda ipin ucunu kaçırdığmız olsa da taksit seçeneğini lugattan çıkarttım & cebimdeki kadarını değerlendirmeyi öğrendim. Bu şekilde çocuğumuza eğitim adına daha iyi bir fırsat sunabileceğimizi, kenara birşeyler atabileceğimizi ve en önemlisi dışarıdaki çılgınlığa kapılmaması için örnek olabileceğimizi farkettik.








 





 












































4 yorum:

R. Berin Tuncel dedi ki...

Elfanacım kalemine sağlık. Şu ihtiyaç kredileri var bir de. Akbank reklamında sayıyor ya müslüm baba.. İhtiyacııım var, yok böyle bişey ya!..

25 Haziran 2010 16:45
ikicocukannesi dedi ki...

Elfana,

Taksit aldatmacasından muzdarip biri olarak;

Gecen kıs aldıgım botların taksidini bu ayki ekstremde gorunce dur dedim kendime.

Bir daha taksit yok:))

Dilerim basarılı olurum senin gibi...

Eline saglık,
Sevgiler.

26 Haziran 2010 10:10
ElfAna dedi ki...

Sirar, ihtiyaclari sıkı bir denetime alinca boyle kredilere gerek kalmiyor degilmi? Bir de bu aralar sıklıkla 'onu da isterim, bunu da isterim , neden bekleyecek misim?' diye boguren kadin modellemeleri dolmaya basladi reklamlar. Iki acidan cok rahatsiz oluyorum bu tur reklamlardan. Kadinlar illa ki boyledir, beklemeyin alin alin. Hey hey!!

27 Haziran 2010 01:29
ElfAna dedi ki...

Ikicocukannesi, dur hakkaten:) Bir seferde okadar parayi bir tek seye yatirdigimizi dusununce, caydirirci oluyor:)

27 Haziran 2010 01:31