Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

14 Ocak 2010 Perşembe

Babama...


Benim babamın öyle güzel gözleri vardır ki insanın içine işler... Gözlerinin ela-mavi derinliklerinden bir çocuk bakar. Öyle kırılgan, öyle masum, öyle duygulu...
Annesini hiç tanımamış babam. O çok küçükken melek olup gitmiş gencecik annesi. Ne zaman annesinden ya da annelikten söz etse gözlerinin mavisi dumanlanır, babam yerine o kırılgan çocuk bakmaya başlar. O yalnız, o dargın çocuk... Hep uzanıp elinden tutmak istediğim ama bir türlü erişemediğim çocuk...
Annesinin yokluğunda, babasının ilgisizliğinde tek başına vermiş yaşam savaşını hem de çok küçükten başlayarak. Doktor olmuş, şair olmuş, koca olmuş, baba olmuş... Bir yanında hep o kırgın çocuğu taşıyarak...

Bu dünyadaki en özel ilişkilerden biri, babayla kızı arasındaki bağdır. Bu bağ, sevgiyi, saygıyı, aşkı, hayranlığı içerir. Öyle özel, öyle farklıdır ki insanın yaşamını biçimlendirir. İşte bugün ayağa kalkıp bir cesaret karşı durabiliyorsam dünyaya bunu babama borçluyum.
Beni daima adam yerine koyup fikirlerime saygı duyduğu; bana güvendiği; tüm çılgınlıklarıma, anlık kararlarıma, gel-gitlerime sakin, sabırlı ve anlayışlı yaklaşımını hiç yitirmeden katlandığı için nasıl teşekkür etsem babama... Edebilsem bile yeter mi ki?
Şiirlerle büyüttü babam bizi. Romanlarla... Okuyarak okutarak... Farkında olmamızı sağladı. Bizi dinledi... Hayallerimizin peşinden gitmemize izin verdi...
Bizden kendine güvenen, bağımsız kadınlar yarattı.
Ve tüm yaşamı boyunca özlemini çektiği annesinin adı bende, annenin bırakıp gittiği çocuksa babamda kaldı.
Keşke sözcükler yetse onun gözlerinde gördüğüm bir ufacık ışıltının beni nasıl mutlu ettiğini, nasıl içimi titrettiğini anlatmama...
Biliyorum sana sertifika vermek haddime değil. İşte o yüzden
Benim ilk aşkım, kahramanım, Nacim, biricik babam, beni ben yaptığın, adam olmamı sağladığın için, babam olduğun için sonsuz bir saygı ve sevgiyle ellerinden öpüyorum...

***

Diyeceğim o ki ey babalar, özellikle de kızları olan babalar, her bir eyleminizin çocuklarınızın yaşamında nasıl belirleyici olduğunun bilinciyle davranın.
Tıpkı annelerin yaptığı gibi içinizdeki sesi dinleyin. O ses, hep doğru yolu gösteriyor.
Boşverin size yakıştırılan etiketleri. Erkek adam da ağlar. Hıçkıra hıçkıra ağlayın, ağız dolusu gülün, çocuğunuzla çocuk olun...
Sahip çıkın, arka durun, destekleyin...
Aman boşvermeyin, çünkü insan ne ekerse onu biçiyor ve dünyadaki tüm güzel şeyler, emek istiyor. Yarına ertelemeyin hiç bir şeyi... Elimizdeki sadece bugün ve o da geçip gidiyor...
Aslında basit herşey: Sevgi, saygı ve iletişim kurmak için çaba harcamak. Eğer karşınızdakini anlamaya çalışıyor ve kendinizi açıklamaktan çekinmiyorsanız çözemeyeceğiniz sorun yok bu dünyada... Çocuklarınıza, hele de kızlarınıza yapacağınız her yatırım, geleceği, hepimizin geleceğini değiştirecek. Göreceksiniz...
Hepinize kucak dolusu sevgiler ve dünyanın en iyi babaları sertifikasını gönderiyorum...

7 yorum:

ZeyNes dedi ki...

Ne kadar güzel dökmüşsün yine yüreğindekileri canım arkadaşım...

14 Ocak 2010 17:39
elif ada dedi ki...

Neslihancigim,
teşekkür ederim bir tanem. Sağol okuduğun için...

14 Ocak 2010 17:50
aysema dedi ki...

Çok güzeldi...

14 Ocak 2010 17:59
elif ada dedi ki...

Aysema,
vakit ayırıp okuduğunuz ve nazik yorumunuz için binlerce teşekkürler

14 Ocak 2010 18:21
nisan dedi ki...

Umur,
Yine harika bir yazı. Öyle güzel anlatmışsın ki babanla ilişkini.

14 Ocak 2010 18:53
Deniz dedi ki...

Evet etiketlere boşversinler... Tadını çıkartsınlar baba olmanın ve hayatın...
Ellerine sağlık... Babamı hatırladım, özledim....

14 Ocak 2010 22:41
Kaymaçina dedi ki...

Gözlerim dolu dolu okudum, eline , yüreğine sağlık..

15 Ocak 2010 08:58