Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

13 Ocak 2010 Çarşamba

Babalık sertifika programı hakkında...

Annelik içgüdüsel bir şey mi? Ben pek öyle hissedemedim. Özellikle ilk zamanlarda, ilk 2 ay inanılmaz zorlandım ve hatta annelik hormonu salgılatamayan, o hormona emir veremeyen bir beynim olduğunu düşünerek çok ağladığım oldu. Sahi diyorum! Cevdet’in babası ise benden daha şefkatli ve daha anaçtı sanki.

Hani o da emzirebilse evde bana gerek kalmayabilirdi. Üstelik daha serinkanlı idi. Ben uyutamayıp keçileri kaçırma noktasına geldiğimde baba sürücü koltuğuna geçiyor ve ortalık süt liman oluyordu. Uykusuz geceler ona zor gelse de benim kadar yıpranmıyordu, bu şekilde olması gerektiğini hemen benimsemişti. Zaman geçip de bebeğime alıştıkça annelik rolünü daha bir benimsedim. Bu süre içinde eşimin de işi git gide yoğunlaştı ve sonunda gerçekten “baba” rolünü oynayabileceği –hatta kimi zaman ona da fırsatı olmayacak- kadar zamanı kaldı.

İşin açığı şu ki, eşimle tanıştığımdan evlenme teklifi aldığım sürece kadar geçen zamanda kendisine her baktığımda harika bir baba adayı görüyordum. Bunun en önemli nedeni empati kurabilmesiydi. Çocuklarla muhteşem bir iletişimi vardı. Bir çocuğu nasıl mutlu edeceğini, bir bebekle nasıl oynayacağını çok iyi biliyordu ve bu benim için yeterliydi. Sahi! Çocuk babadan ne beklerdi ki?

Çocuğun beklentileri bir yanda dursun, annenin beklentileri söz almak istiyor. Annelik hormonu seviyesi diye bir şey var kanımca. Bu seviyeye göre annenin babadan beklentileri değişiyor. Annelik yolunda adım attıkça hormon seviyesi yükseliyor ve doğumu takip eden ilk günlerde eşini yanından ayırmak istemeyen kadının kendine güveni geliyor, babadan beklentileri azalıyor. Her durumda temel beklenti ise “koşulsuz destek”.

Çocuğu tek başına yapmadığımız gibi çocuk bakımını da tek başına üstlenmemiz adil gelmiyor kulağa. Annenin aslında tek isteği yorulduğu, bunaldığı ya da açmaza girdiği noktada eşinin yanı başında dirayetli bir şekilde durduğunu bilmektir. Yani, eşim bebek bakımını bilsin, her zaman yapmasa da bilsin ki ben ihtiyaç duyduğumda bana yardımcı olabilsin. Bir nevi joker eleman!

Eğer babalık sertifikası uygulaması olsaydı, bu sertifikayı almak isteyen babalara annelerin beklentilerini göze alarak öncelikle temel bakım becerilerini öğretmek gerekirdi. Amaç baba adayına alt değiştirmek, bebeği biberonla beslemek, gazını çıkarmak, uyutmak, bebeği yıkamak ve giydirmek gibi bir takım temel becerileri kazandırmak ve kendilerine güven duymalarını sağlamak olurdu.

Temel bakım becerilerini öğrenirken ister istemez annenin dünyasını görmeye başlayacak baba adayı. Bütün gün bu gibi faaliyetlerde yorulan anneyi anlamaya yönelik bir adım atmış olacak. Fakat yeterli değil. Biraz empati, biraz psikoloji de bilmesi lazım. Mesela, loğusalık nasıl birşeydir, bilmesi lazım. Annenin nasıl hissettiği konusunda fikir sahibi olması ve anneye destek olacak kadar donanımlı olması lazım. Böyle diyorum çünkü eşimin en çok yanımda olmasına ihtiyaç duyduğum dönem loğusalık dönemimdi. İşin aksi, öyle bir zamanda doğum yapmıştım ki eşim inanılmaz yoğundu ve eve gece 3-4 gibi gelebiliyordu. Onun yanımda olmasına, sadece ve sadece benimle ilgilenmesine çok ihtiyacım vardı. Bu hissi anlamalarını sağlamalı baba adaylarının.
Empati çok önemli, kadının içinde kopan fırtınayı hissetmesi çok önemli erkeğin.

Bir deee… politika öğretmeli baba adaylarına. Niye mi? İşlerine karışanlara uygun dille cevap verebilmek, eşini ağız dalaşlarından koruyabilmek için. Gerçi, belki bir de evlilik sertifikası olmalı ve bu eğitim onun içine konmalı. Sonuçta yeni kurulan ailenin eski ailelerle organik bağı olsa da o yeni bir yapı. Kendine özgü kuralları ve yaşam öyküsü olacak. Kendi deneyimleri doğrultusunda ilerlemek isteyecek yeni anne belki de, kendi bireyselliğini yaşamak isteyecek. Baba adayının ailesinin de, anne adayının ailesinin de belli dengeler çerçevesinde idare edilebilmesi için politika şart. Bu idare etme yükünü zor zamanlarında eşinden alması için baba adaylarına bir eğitim daha yazıyoruz.

Freud’a Ne Yaptık da Çocuklarımız Böyle Oldu? Bu kitabı okudunuz mu? Benim henüz bitirdiğim kitabın bir bölümünde anne-baba rollerinin ayrışmasının gerekliliğinden bahsediliyor. Babanın annelik rollerini fazla üstlenmesinin evde anne ve baba yerine iki anne rolü olmasına ve çocukta kimlik problemleri oluşmasına neden olabileceği ile ilgili bir olay öyküsü var hatta. Bu yüzden baba herşeyi bilmeli ama sadece gerek duyulduğunda annenin görevlerini üstlenecek müdahaleyi yapmalı diye düşündüm ben. Kendi gözlemim de o yönde zaten, bebeğim babasıyla oynuyor, oynuyor ama uykusu geldiğinde ilk olarak bana sarılıyor. Ben olmasam baba da uyutabilir ama öncelik bebek için anne oluyor.

Tek başına çocuk büyütmeye çabalayan biri olarak şunu biliyorum ki eşimin vakti olsaydı gerçekten hayat daha kolay olacaktı. Hamileliğimin ilk 3 ayında bulatıdan mutfağa giremezken bana baktığı için, hamileliğim boyunca bana metro ile ev arasındaki mesafeyi bile yürütmediği için, bebeğimiz 2.5 aylık olup da ayrılana kadar her gece 2 de yatarak o saate kadar gerçekleşen uyanmalarda bana destek olduğu için... Gözüm kapalı ona bu sertifikayı verirdim çünkü bebeğimizin bakımını paylaşma konusunda hep gönüllü ve istekliydi.

Elinden gelen neyse yaptığı için teşekkür ediyorum kendisine. Naçizane…

-K.i.s.d.-

2 yorum:

a.c dedi ki...

Bir yorum bırakmıştım uçmuş sanki. Yine yazıyım. Ben de ilk haftalarda senin ilk paragrafta yazdıklarını yaşadım. Bir ben yaşadım sanıyordum. Galiba anneler böyle şeyleri söylemiyor pek, yaşasalar bile. Olabiliyor demek ki:)Politika konusuna da aynen katılıyorum. Ben eve pek misafir istemiyordum ama bunu kime nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. Eşim "domuz gribi" meselesi kapanana kadar kimse gelmesin diye haber saldı. oooh delilik onda kaldı. Çok güzel yazıydı. eline sağlık.

13 Ocak 2010 12:04
Girno dedi ki...

Yeni okudum yazını, çok beğendim, özellikle "Babanın annelik rollerini fazla üstlenmesinin evde anne ve baba yerine iki anne rolü olmasına ve çocukta kimlik problemleri oluşmasına neden olabileceği ile ilgili bir olay öyküsü var hatta. Bu yüzden baba herşeyi bilmeli ama sadece gerek duyulduğunda annenin görevlerini üstlenecek müdahaleyi yapmalı diye düşündüm ben. "

Eline sağlık, çok güzel olmuş...

18 Ocak 2010 23:21