Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

7 Ocak 2010 Perşembe

Uyandır da Sevelim


36 yaşındayken sevdiği adamı kaybetmenin, geride kalan iki kız çocuğunu dünyadan koruyup kollamanın, okullarını bırakmak zorunda kalmamaları için çalışmaya başlamanın, sudan çıkmış balığa dönmenin, faturaların nereye yatırıldığını bile bilmeyen bir ev kadınıyken dünyaya meydan okuyan bir kaplan-anneye dönüşmenin ne demek olduğunu bilemeyecek kadar genç olduğum zamanlarda anlamadığım için fazla endişeli, fazla meraklı, fazla kaygılı bulduğum, çokça kızdığım ve kırdığım bir annem var.


Hırçın, kızgın, öfkeliydim babamı kaybettiğim için. O hep, unuttuğunu ve benden razı olduğunu söyler ama ben hala razı değilim kendimden…Bu, sıradan bir anne-kız röportajı. Belki de yalnızca benim için anlamı var.



Kaç yaşında anne oldunuz? 22
Kaç çocuğunuz var? 2 Kız

Bebeğinizi kollarınıza aldığınız ilk an neler hissettiniz? Savunmasız bir şeydi. Bana ihtiyacı vardı. Benden bir parçaydı.

Lohusalık döneminiz nasıl geçmişti? Acılı, sıkıntılı ve sancılı geçti. Çok fazla misafir geliyordu. Sobalı bir evde, herkes salonda oturuyor, ben de soğuk olduğu için salonda yatıyordum. Milletin yanında gaz çıkaramadığım içinJ dikişlerim sızlıyordu. Zaten bu yüzden birkaç gün sonra acile gitmek zorunda kaldım. 10 günlük bir lohusalıktan sonra ayağa kalktım, sobayı bile ben yaktım. Normal hayata çok çabuk dönmem gerekiyordu. Yardım eden yoktu. Aslında ben lohusalığın özel bir durum olduğunu, kızım doğum yapınca daha net anladım. Kendi doğumlarımdan sonra neyin nasıl olması gerektiğini pek bilmiyordum. Geleneksel bir aile yapısı olduğu için de bazı şeylere, mesela aile büyüklerinin dediklerine ve misafirlerin akın akın gelmesine karşı çıkamamıştım.

Lohusalık dönemi için önerileriniz nelerdir? Anne dinlenmeli ve kendine bakmalı. Güzel giyinmeli ve iyi beslenmeli. Bebekle uğraşacağım diye kendini ihmal etmemeli ve tüm hayatını bebeğe adamamalı.

Anneliğiniz konusunda hiç pişmanlık yaşadınız mı? Hayır. Bence ben iyi bir anneyim. Çocuklarımı çok iyi dinlerim, empati becerim gelişmiştir ve hoşgörülüyüm.
Çocuk yetiştirmenin en zor ve en keyifli yanları nelerdir? En keyifli yanı, öğrettiğin bir şeyi gün gelip sana söylemesi. Mesela bir trafik kuralı öğretiyorsun, sonra bir gün geliyor sana onu hatırlatıyor. Bence üç durumda çocuk yetiştirmek zor: Birincisi, babasız çocuk büyütmek. Siz babanızı ergenlik döneminde kaybettiğiniz için çok öfkeli ve çok isyankardınız. Sizi öyle görmek çok üzücüydü. İkincisi, sizin bebekliğinizde biz kalabalık bir aile olarak aynı apartmanda yaşıyorduk. Üç aile aynı apartmanda oturduğumuz için akşam yemekleri beraber yeniyor, sabahtan akşama kadar ben kayınvalidemin evinde oluyor, ona yardım ediyordum. Her kafadan bir sesin çıktığı ortamda çocuk yetiştirmek çok zordu. Kendine göre uyku düzeni, beslenme düzeni yok. "Hadi uyandır da sevelim" deyince karşı çıkamıyordum mesela. Üçüncüsü, çocuklar büyüdüğünde, her konuda hayat arkadaşınla ortak karar verirken onu kaybetmek ve tüm kararların sorumluluğunu kendin almak zorunda kalmak zordu.

Sizin döneminizde anne olmakla şimdi anne olmanın farklılıkları nelerdir? Biz bez yıkardık. Evimiz sobalı olduğu için çocukların odasını ayıramazdık. Kışları hep beraber salonda yatardık. Çocukları banyo yaptırmak da kışları çok zordu. Büyükanne-büyükbaba hakimiyeti vardı. Çocukların eğitiminde onlar son sözü söylerdi. Şimdi siz, istediğiniz gibi yetiştiriyorsunuz. “Uyandır da sevelim”ler yok artık.Biz çocuklarımızın kıyafetlerini kendimiz dikerdik. Bebekler mutlaka emzirilir, emzirilmezse sadece pirinç unu verebilirdik. Şimdi çeşit çeşit mamalar var.


Günümüz annelerine tavsiyelerinizi alabilir miyiz? Maddi imkanları daha iyi olduğu ve özgür oldukları için şükretsinler. Çocuklarıyla istedikleri kadar ilgilenmekte özgür olmaları çok güzel bir şey. Bu yüzden çalışan anneler eve geldiklerinde bezgin ve sıkkın bir tablo çizmesin; hemen ev işlerine dalmasın; çocuklarıyla ilgilensin.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

allahım ne kadar sıkı bir takipçiyim her yerde buluyorum bu yazıları yine çok çok güzel ellerinize sağlık

6 Ocak 2010 15:45
İlknur dedi ki...

Hilalcim ozel de yazdim ama agladim annenin hikayesini okurken. Ne zor yazgilari var bazi insanlarin. Acikcasi bir onceki terkedilen kariyerler yazisinda kendi annem gibi seninkini de suclamistim. Neden isi birakma diyor sana destek olmuyor diye. Kendince ne kadar da hakli sebepleri varmis.... Anneciginin ellerinden op benim icin.

6 Ocak 2010 16:42
Deniz dedi ki...

Annemi düşündüm okurken,onun yaşadıklarını düşündüm ki çok benzer... boğazımdaki boğumcukla yutkunmaya çalışıyorum şu an.
Allah annelerimize uzun ömür versin... Eline sağlık

6 Ocak 2010 17:43
Unknown dedi ki...

Allah razı olsun her birinden ayrı ayrı annelerimizin.

Ne zorluklardan gelmişler değil mi? Şimdi bizim sızlandığımız bazı şeyler, onların yaşadıklarının yanında ne kadar basit ve anlamsız geliyor...

Acaba bizim çocuklarımız neler hissedecekler ilerde...

6 Ocak 2010 21:27
a.c dedi ki...

Sağolun arkadaşlar yorumlar için

8 Ocak 2010 16:47