Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

11 Ekim 2010 Pazartesi

Oğlum ve Sonrası

Hayat 2000'lerde başlıyor benim için.Ondan önceki yaşamımı çocuk-ergen olarak geçirdiğimden ve pek iç açıcı olmadığından es geçiyorum o kısmı.Zaten 2000'ler dönüm noktası olmuştur bende.

2000 - Üniversiteye giriş.

Üniversite yıllarında, o zaman değerini bilemediğim ama şimdilerde fena halde burnumda tüten anlarım olmuştu.3 saatte, 3 vesait değiştirerek gittiğim okulumun yollarında söve söve dolanırken, şimdilerde vapura binmeyi özleyeceğim aklıma gelmezdi.

Vapur koltuklarının deri yapısını, vapur hareket etmek üzereyken binip, koltuğa oturana kadar geçen zamanda sağa sola savrulan insanları seyretmeyi özledim.İşportacıların aniden koltuktan kalkıp "abilerim, ablalarım, sadece 1 milyon" demesini ve 1 üründen 5 ürün çıkarabilme yeteneğini izlemeyi de özledim.Sattığı limon sıkacağı ya da hiç sönmeyen çakmak olsa bile:)

Oğlum doğduğundan beri vapura binmedim.

2004 - İş Hayatı

Önce yarı zamanlı çalışmaya başladım.Gündüz gezer tozar, akşam bankada veri girer dururdum.Ne geyikler dönerdi arkadaşlar arasında gülerdik çoğu zaman ama ben gece çalıştığım için ne kadar sıkıntılıydım.Ne saçmaymış.Şimdi 8-18 çalışıyoruz da ne oluyor.Ne geyik var ne şamata.Özledim kendime kalan zamanları, hayatımın iş yaşamından ibaret olmadığı anları ve henüz kariyer telaşına girmemiş öğrenci ya da yeni mezunlarla eğlenceli çalışma ortamlarını.

Hala yarı zamanlı iş hayali kuruyorum.

2005 - Evlilik

1 sene çalışmaya ara verince, evde kek börek yapmayı öğrenmeye başlamıştım.Mutfakta olmak ne kadar da eğlenceliydi.Absürd tarifler deneye deneye gına getirmiştim sevgili eşime.Geç uyanırdım.Günüm ya dışarıda ya evde geçerdi.Hobilerim vardı.Örgü örmeyi yeni öğreniyordum, takı tasarımına da merak sanmıştım.O minnacık boncukları masanın üzerine döker, bugün ne üretsem telaşına girerdim.Yüksek sesle müzik dinler, bazen günde 3 film arka arkaya seyrederdim.

Şimdi yeni tarifler denemeye pek fırsatım yok, geç uyanma şansım da.Boncuklarımı ve şişlerimi çoktan attım bile, artık zararlı madde kapsamındalar.Müziği ancak kulaklıkla ve işe gelirken serviste dinleyebiliyorum, tabi birileri konuşma başlatmazsa.Film mi? Eleme yöntemiyle.Hele bir süre hiç izleyememiştim.Şimdi ise korku, şiddet ve argo kelimeler içermeyenleri seçiyoruz.

2008 - Doğum

Aman Allah'ım, bu özlediklerimi kesinlikle yapamazken bile o zaman hiç özlemiyordum onları.Gözlerim bebe mavisi olmuştu.Oğlum hayatımın merkezindeydi.

Kendimi bilmez olmuştum.

2009 ve sonrası

Hoppala...Birden hareketlenen hormonlar durulma kararı aldı.Oğlanın düzensiz uykuları, yemeğe olan direnci ve bitmek bilmeyen merakı zorlamaya başladı beni.Durdurun dünyayı demeye başladım.Birben vardı benden içeri, nereye kaçmıştı?.

Şimdi zaman zaman özlediklerim gelir aklıma.Ama bebeğiniz kendi düzenini sizin hayatınıza öyle adapte eder ki, ötesini düşünemez olursunuz.Yeni düzen hayatınızdır artık.Sevmeme imkanınız da yoktur.Düzeni kuranı sevdiğiniz sürece düzen de sevilir.

Şimdi şu özlediklerim olmasa da olur diyorum.Şart değil.Oğlumla yeni maceralara yelken açmışken neden eskiler üzerine takılıp kalayım ki...Onunla herşey zaten yeterince aksiyonlu ve güzel.

Resim

7 yorum:

k.i.s.d. dedi ki...

Birben vardı senden içeri, hihii çok hoş! Ana fikir aynı ya, özlüyoruz ama hepimiz vazgeçmeye de razıyız bir yandan o özlemlerden. Nasıl bir hal bu yahu? anlamadım hiç.
Kalemine sağlık!

11 Ekim 2010 13:49
Birben dedi ki...

Teşekkür ederim K.i.s.d.
İnsan bir saniyede bile yavrusununun kokusunu, gülümsemesini,sesini özlerken başka şeyleri özlemeye fırsat bulamıyor sanırım.Ya da herşey onun yanında değersiz kalıyor...Ben de tam açıklayamıyorum.Meloş muyuz neyiz?:)))

11 Ekim 2010 14:22
SEVGİ dedi ki...

ne yani geri dönüş yok mu?

11 Ekim 2010 14:26
anne kaleminden dedi ki...

yazı çok güzeldi, hep bir özlem var geçmişe ama tericihimiz şu andan, bu koşullardan yana :) hep ufaklıklar iyi ki gelmiş diyoruz...

11 Ekim 2010 15:03
Birben dedi ki...

Sevgi, o filmlerde oluyor bakınız "Back to the Future"

Nihan teşekkür ederim, bence de iyi ki gelmişler:)

11 Ekim 2010 15:31
Merhaba :) dedi ki...

Yazı çok hoştu, eline sağlık Birben :) Bence de "Birben var benden içeri, nereye kaçtı" bölümü en güzel kısmı..

12 Ekim 2010 09:00
Birben dedi ki...

Itırcım sende de kaçmıştır ondan güzel geldi sanırım:)Ama ben de gerçekten bir BİRBEN vardı:P..

12 Ekim 2010 13:55