12 Ekim 2010 Salı
Bir varmis , Bir yokmus...
Yazacaklarım aslında çok da yabancı şeyler değil biz annelere, hepimizin yaşadığı ortak bir geçmiş varmış meğer diyorum Birben ve K.i.S.D' nin yazdıklarını okuduktan sonra. Halbuki insan kendini hep diğerlerinden farklı şeyler özler, bekler, hatırlar sanır, ne yanlışmış...
Şöyle üç sene öncesini hatırlamaya çalışıyorum, sanki üzerinden üç sene değil de, üç asır geçmiş gibi. Üç sene diyorum , hamileliğimi de içine katarak. Mesela öğrenciliğimi düşünüyorum. Benim hayatımda bir dönüm noktasıdır. Tek başıma geldiğim yabancı bir ülkede herşeyi yavaş yavaş tecrübe edişime rastlayan dönem. Kız kıza geçirilen, sohbetler edilen geceler. Tembelce uyuduğum uzun tatiller. Uzun uzun okuduğum romanlarım. Tadına vararak dinlediğim müzikler. Dört gözle beklediğim ,ailemin yanına gidebilmek için beklediğim sömestr tatilleri.
Evlendikten sonra hepsi yine sevgiliyle devam etti, bunlara ek beraberce seyahatler. Tüm gün ard arda izlediğimiz filmler. Türkçe romanlarla arası olmayan sevgilime sesli kitap okutma dersleri. Sabaha kadar oturup, tüm hafta sonu uyumalar. Zevk için mutfağa girmeler...
Sonra kızımlı bir dönem, yepyeni bir dönemecin başlangıcı. Bembeyaz bir sayfa daha, henüz yazılmamış. Yazacağım tüm cümleleri beklemeye alan, okuyacağım her romandan daha sürükleyici olacak olan. Okudukça yine yeniden öğrenip aşık olacağım hayatımın kitabı...
Anne olunca unuttum ben diğer yaşamımı, tek olmayı. Biz olmuştuk sevgiliyle, ama kızımla beraber " O " olmayı başardım. Zevk için yemek yapamadık belki, kız kıza iki lafın belini ancak fısıltılarla kırabildik, öyle tüm gece uyumadan sabahı etmeler zevkten değildi artık, ateşli bir geceden geriye kalan yorgun gözlerdi kimi zaman.
Roman okumalara bir süre ara verildi. Kitaplar hala alınıyor, içime çeke çeke kokluyorum sayfalarını. Hiçbir şeyi değil ama evet itiraf ediyorum , ders haricinde olan okumayla geçen zamanlarımı özlüyorum. Ama ben biliyorum en geç evet, evet en geç kızım okumayı öğrendiğinde beraberce çıkacağız bahçemize, ayaklarımızı uzatacağız, o meyve suyunu bense buzlu naneli suyumu yanıma alacağım, ikimizde satırlar arasında kaybolacağız, o kendi dünyasında, bense kendi dünyamda bir yolculuğa çıkacağız. Ama geri dönüşün en güzel yanı, kitabımı kapattıp baktığımda yanımdaki kıvırcık saçlı kıza geri dönmüş olacağımı bilmek olacak. Hayatımı paylaşan, hayatını paylaştığım...
Nerede okudum ben bu cümleleri? Henüz yazılmamış ama yazılması yakın olan bir romanın sayfalarından. Neden olmasın, belki bir beş sene içinde olur.
Ne dersiniz?
2 yorum:
Neden olmasın Esincim, olur hem de öyle güzel olur ki...
12 Ekim 2010 09:49Aklimdakiler, o günü bekliyorum dört gözle, her ne kadar su an icin cookk cookk uzun bir zaman varmis gibi gözükse de.
12 Ekim 2010 21:06Yorum Gönder