1 Eylül 2010 Çarşamba
lohusalık sendromu biter, annelik sendromu bitmez
Hamileyken ahkam keserdim ; 'Lohusa sendromu da neymiş bana vız gelir tırıs gider, bu bebeğe her şeyden çok hazırım' diye. Bilmiyordum ki anne olmanın kendisi bir sendrommuş zaten. Oysaki okumuştum daha önce, doğum yapan bir kadının yaşadığı tramvanın ağır bir trafik kazası yaşamış bir kişiyle aynı derecede ağır olduğunu.
Kızım Yağmur'la eve geldiğimizde sanki hastaneden değil de otelden gelmiş gibiydim. Yağmur'un hemşiresi ayrı, benim hemşirem ayrı, her gün ziyaret eden doktor, diyetimi düşünen personel, nazik hasta bakıcılar, kuaförüm bile vardı. Bebeğimin emin ellerde olduğunu bilmek, her tereddütte cevabımın bir telefonun ucunda olduğunu hissetmek çok rahatlatıcı bir şeydi.
Ancak eve gelince her şey birden kabusa dönüştü. Her sabah uyanıp -sanki geceleri uyuyormuşum gibi konuştum- bebeğimin geldiği yere geri gitmesini dilediğimi hatırlıyorum. "Şimdi değil sonra yine doğururum ben" diyordum. Sanki bir şeyleri eksik yapmış ve baştan başlamak istiyormuş gibi. Yaptığı kakanın 'body'sine bulaşması gibi küçücük konularda bile soğukkanlılığımı koruyamadım hiç. D vitaminine 10 günlükken başlamak gerekiyorken 12 günlükken ancak cesaretimi toplayıp başlayabildim. 2 gün geciktiğim için de kendimi yedim bitirdim. 'Ben oynamıyorum' diyip gitmek istedim hep. Ama gidemedim.
Her uykudan uyandığımda hemen yanı başımdaki, içimde kocaman ne olduğunu bilmediğim, dolayısıyla nasıl üstesinden geleceğimi de bilmediğim bir ukdeyle baktığım O şey artık hep öyle yanı başımda olacaktı, fiziken ya da fikren, hiç bir zaman yanı başımdan ayrılmayacaktı. Bu o kadar yabancı bir duyguydu ki O'na bakarken koskoca bir boşluk hissediyordum ve bu hissimden dolayı büyük suçluluk duyuyordum. Acaba iyi bir anne olamayacak mıyım diye de endişe ediyordum.
Bugün Yağmur 8 aylık, benim annelik yaşımla bir. Bu yazıyı lohusalığımda yazdığım notlara bakarak yazıyorum. Sanki benim değil de başka birinin el yazısıymış gibi hissettiren okuduklarım yer yer şunu söyletiyor bana 'böyle mi hissetmişim gerçekten'. Ama biraz düşününce hatırlıyorum O'nu. O acemi, ürkek, kendisine ve bebeğine yabancı anneyi. Artık biliyorum ki O annenin varlığını hep hissedeceğim, giderek derinlerde kalsa da hatırası.
Lohusalığımda sürekli gördüğüm hala da bazen gördüğüm şu rüya birçok şeyi açıklıyor aslında:
Bebeğimle ilgilenirken, her şey çok güzel ve tıkırındayken başka bir bebeğim daha olduğunu fark ediyorum. Bu genelde ikizi oluyor. Öyle panik oluyorum ki. Doğduğu günden beri onunla ilgilenmediğimi, emzirmediğimi fark edip ter içinde uyanıyorum hep. Bu rüyayı bir şeyleri ihmal ediyor muyum diye endişelendiğimi düşünen eşim "normaldir -annelik içgüdüsü-" şeklinde yorumluyor.
Her uykudan uyandığımda hemen yanı başımdaki, içimde kocaman ne olduğunu bilmediğim, dolayısıyla nasıl üstesinden geleceğimi de bilmediğim bir ukdeyle baktığım O şey artık hep öyle yanı başımda olacaktı, fiziken ya da fikren, hiç bir zaman yanı başımdan ayrılmayacaktı. Bu o kadar yabancı bir duyguydu ki O'na bakarken koskoca bir boşluk hissediyordum ve bu hissimden dolayı büyük suçluluk duyuyordum. Acaba iyi bir anne olamayacak mıyım diye de endişe ediyordum.
Bugün Yağmur 8 aylık, benim annelik yaşımla bir. Bu yazıyı lohusalığımda yazdığım notlara bakarak yazıyorum. Sanki benim değil de başka birinin el yazısıymış gibi hissettiren okuduklarım yer yer şunu söyletiyor bana 'böyle mi hissetmişim gerçekten'. Ama biraz düşününce hatırlıyorum O'nu. O acemi, ürkek, kendisine ve bebeğine yabancı anneyi. Artık biliyorum ki O annenin varlığını hep hissedeceğim, giderek derinlerde kalsa da hatırası.
Lohusalığımda sürekli gördüğüm hala da bazen gördüğüm şu rüya birçok şeyi açıklıyor aslında:
Bebeğimle ilgilenirken, her şey çok güzel ve tıkırındayken başka bir bebeğim daha olduğunu fark ediyorum. Bu genelde ikizi oluyor. Öyle panik oluyorum ki. Doğduğu günden beri onunla ilgilenmediğimi, emzirmediğimi fark edip ter içinde uyanıyorum hep. Bu rüyayı bir şeyleri ihmal ediyor muyum diye endişelendiğimi düşünen eşim "normaldir -annelik içgüdüsü-" şeklinde yorumluyor.
Aslında 'annelik içgüdüsü' sağlıklı nesiller büyütmek için bizim kimyamızda var. Ve bir bebeğin en çok korunmaya ihtiyaç duyduğu zaman da ilk doğduğu günler. İşte bu yüzden doğa lohusalıkta yoğun bir annelik duygusu yaşatıyor doğum yapmş kadına. Ancak hayal ettiğimiz annelik duygusuna göre o kadar yoğun ki bu duygu, insan yabancılaşıyor kendine de bebeğine de. Sonra günler geçiyor bünye bir nebze alışıyor. Aslında alışmıyor sadece kabul ediyor mükemmel anne olamayacağını. 40 günlük lohusalık sendromu da gelip geçiyor ama annelik sendromu hiiiiç bitmiyor...
10 yorum:
benzer şeyler hissetmişiz.ben de bebeğimin kaçırıldığı rüyasını görürdüm hep:(
1 Eylül 2010 23:37ruyana bayildim. cok guzel sembolize ediyor o yetersizlik hissini. benim tekrar eden ruyam ise hep Poyraz'i evde unutup gezmeye gittigim seklindeydi.hatirladiktan sonra eve donerken yasadigim panik ve korkuyu anlatamam!
2 Eylül 2010 23:11lohusa sendromu = lohusa rüyası :)
3 Eylül 2010 15:58aynı duyguları paylaştığımız bilmek güzel,
teşekkür ederim.
kesinlikle çok zor bir durum lohusalık ve anneliğe ilk adımlar...
3 Eylül 2010 17:18ben lohusalığımı çok zor atlattım
hep sorunlu problemli alınqan açıkcası qıcık bir insan olarak qeçirdim... tam herşeye alıştım derken bebeğimin yeni yeni çıkardığı huylar vs.. çok zor ya...
O oşluk duygusu yok mu, insanı kahreden...Bir ıssızlık çökmüştü önce sonra ise yoğun bir endişe.Ardından eyvah yapamıyorum galiba hissi. Neyse ki bir şekilde alışıyoruz ve geçip gidiyor. Çok güzel dile getirmişsiniz ortak duygularımızı kaleme almışsınız.
3 Eylül 2010 21:18Teşekkürler
Sevgiler
Aylin
M.Yasir'in Annesi,
4 Eylül 2010 11:34zor hem de çok zor!
Aylin,
ben teşekkür ederim
ve evet neyse ki gelip geçiyor
sevgiler...
Gercekten zor bir donemdir, hem anne icin hemde yakinlari icin...Herkesin ozellikler eslerin cok sabirli olmalari gerekir ama nerde....
8 Eylül 2010 05:52Sevgiler
Gercekten zor bir donemdir, hem anne icin hemde yakinlari icin...Herkesin ozellikler eslerin cok sabirli olmalari gerekir ama nerde....
8 Eylül 2010 05:52Sevgiler
Gercekten zor bir donemdir, hem anne icin hemde yakinlari icin...Herkesin ozellikler eslerin cok sabirli olmalari gerekir ama nerde....
8 Eylül 2010 05:52Sevgiler
ah aaah o eşler yok mu :)
8 Eylül 2010 16:35Yorum Gönder