31 Ağustos 2010 Salı
yaklaşmayın lohusayım
Hamilelikte kurduğum pembe hayaller, bebekle eve geldiğimde yerini tam bir karmaşaya bıraktı. Beslenme, gaz çıkarma, alt değiştirme ve uyku ile tamamlanan döngü toplam 2 saat sürüyor ve sonra baştan başlıyordu. Sanki bu durum "onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine" nin sonrasıydı. Yine de yorgunluğumun, uykusuzluğumun böyle mükemmel bir anlamı olduğu için sevinç duydum. Bırakın hayattan geri kalma kaygısını yaşamı yakaladığımı, dünyanın merkezinde olduğumu hissettim. Evet hayat devam ediyordu eşim işine gidiyor, arkadaşlarım günlük rutinlerine devam ediyordu. Ama kendimi haksızlığa uğramış, hayatı altüst olmuş gibi değil aksine tamamlanmış hissediyordum.
Edindiğim tecrübelerle diyebilirim ki bir yakınınız doğum yaptığında:
+Anneyi iyi gözlemleyin, belki illa ki uyumak değil bebeğine yakın olmak istiyordur. Hadi sen git biraz dinlen dediğinizde bebeğinden uzaklaştırıldığını düşünebilir. Yardıma hazır olduğunuzu hissettirin ama kararı ona bırakın.
+Yardım etmek, deneyimlerinizi paylaşmak istiyorsunuz ama bakalım o da bunu istiyor mu... Sizin anlattıklarınızı dinlemeye hevesli olup olmadığını anlamaya çalışın...
+Bebeğin ağlamasını lütfen açlığına bağlamayın. Mama kelimesini telaffuz etmeyin. Bebekler ağlar unutmayın...
+Bol bol emzirmeye teşvik edin... Bebeklerin ilk aylarda sürekli memede kalmak istemesinin normal olduğunu hatırlatın.
+Terslerse, kızarsa anlayışlı olun. ağlamaya meyilli bir dönemde olduğunu unutmayın ve üzerinize alınmayın.
+Her annenin bebeğini mükemmel bir şekilde besleyecek, bakıp büyütecek potansiyeli içinde taşıdığını, zamanı geldiğinde bu potansiyelin kendiliğinden ortaya çıktığını, bebeğin bakımıyla ilgili her sorunun üstesinden içgüdüsel bir şekilde gelebileceğini söyleyin.
+Onun neye ihtiyacı var... Dinlenmeye mi, biraz hava alıp evden uzaklaşmaya mı, anlatmaya mı, dinlemeye mi, sakince birşeyler yemeye mi, başka bir uğraşa (yemek yapmak, market alışverişi gibi) mı, duş almaya mı bunu anlamaya çalışabilir veya direk sorabilirsiniz.
+Onun neye ihtiyacı var... Dinlenmeye mi, biraz hava alıp evden uzaklaşmaya mı, anlatmaya mı, dinlemeye mi, sakince birşeyler yemeye mi, başka bir uğraşa (yemek yapmak, market alışverişi gibi) mı, duş almaya mı bunu anlamaya çalışabilir veya direk sorabilirsiniz.
+Tabi ki temizlik, yemek, bulaşık, çamaşır gibi ev işlerine yardımcı olmaya çalışın...
+Bebeği kucağına almak, bezlemek, yıkamak konularında biraz ürkek olabilir, onu cesaretlendirin...
+Agucuk gugucuk la geçen günler bir süre sonra anneye sıkıntı vermiş, anne bir yetişkin sohbeti özlemiş olabilir. Ona ülke gündeminden kısa bir özet geçmek belki de iyi bir fikirdir.
+Bebek görmeye gelenler olabilir. Anneye gelenleri görmek isteyip istemediğini sorun ve görmek istemiyorsa misafirleri siz ağırlayın, anne ve bebeğin dinlendiğini söyleyin...
+Annenin hamileyken bebeği için aldığı cici bici şeyleri gereksiz ve kullanışsız bulsanız bile sakın dile getirmeyin, hevesini kırmayın...
+Bebeğin ona benzediğini söyleyin. Buna sevinmeyen anne görmedim :)
+Annenin yersiz endişelerini yatıştırmaya onu rahatlatmaya çalışın...
+Anne bebeğini emzirirken bebek yutuyormu, sütün geliyor mu gibi sorular sormayın. Eğer anne bu konuda bilginizi isterse paylaşın...
+Lohusalık 40 gün ama bunun sonrası da var... Özellikle gazlı ve uykusuz bir bebekse lütfen anneye desteklerinizi gözden geçirin. Anneyi dinlendirin, onunla vakit geçirin, ona yoldaş olun...
Belki önemli birçok noktayı atladım ama aklıma ilk gelen maddeler bunlardı... Kolay doğumlar, sağlıklı bebekler ve mutlu bir annelik dileğiyle...
Yakın zamanda hilal(anne cafe) bu konuda bir post yazmıştı... Okumadan geçmeyelim.
7 yorum:
süper tavsiyeler, kalemine kuvvet!
31 Ağustos 2010 21:13tüm maddeler burada toparlanmış ne güzel. sevgiler
1 Eylül 2010 09:45çok güzel yazmışsın...zor günlerdi...ama geriye dönük o günleri kocaman bir gülümseme ile anıyorum...
1 Eylül 2010 10:28Yazılarınızın bazılarını okudum.Gerçekten bloğun hakkını veriyorsunuz bravo.Hayran kaldım diyebilirim.Lohusalık konusundaki tavsiyelere katılıyorum.Nitekim bu sorunların çoğunu yaşamış biri olarak bütün ebeveyn yakınlarının okumasını tavsiye ederim.Başarılarınızı devamını dilerim.
1 Eylül 2010 15:31kisd çok teşekkürler, ben de senin yazını çok beğendim ve tarzını çok sevdim, zaman yaratıp tüm arşivini okumayı planlıyorum :)
3 Eylül 2010 14:43hilal, maddeleme alışkanlığı bulaşıcı sanırım, şimdi herşeyi maddelemek istiyor canım :)))
bahriye evet zordu, teşekkür ediyorum sana :)
sevgili selim in annesi, nasıl gururlanıyor insan böyle yorumlar karşısında, sana da çok teşekkür ediyorum...
hepsini de yaşıyorum fazlasıyla .. daha doğrusu yaşatılıyorum
4 Ocak 2013 19:51Işık hanım,
20 Şubat 2013 03:13Çok teşekkür ederim.Sayenizde çok şey ögrendim.Bizim Nil ve Tuna 18 günü tamamladılar eve geldiğimiz ilk 3 günü Hiroşimadan sağ kalanların çektiğine benzetmiştim.
Yorum Gönder