Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

13 Ağustos 2010 Cuma

Benim kocam...

Bu yazı biraz iç dökme yazısı olacak...
Biraz itiraf, biraz sitem, biraz hayal kırıklığı ve tabi ki arkasında saklı sevgiyle birlikte...


Evlilik kolay bir müessese değil. İki farklı hayattan, iki ayrı kişiliğin bir arada yaşaması herkesin başaracağı bir durum değil. Çevremde güzel evlilik örnekleri de var, kötüleri de...

Biz iyi örneklerdeniz... Çok şükür... diyebiliyorum ama...

Ama bir insanı tanımanın yolu birlikte yaşamakla anlaşılmıyor. Oğlumuz doğunca anladım bunu. Eşinizi tanımanın en iyi yolu çocuğunuzun olması...

Tibet doğduktan sonra bütün annelerin yaşadığı üzere, günler pek kolay geçmemeye başladı. Uykusuz geceler, sıcak (Temmuz’da doğdu), depresyon... Sürekli bir yetişememe endişesi, telaş hali...


Doğuma benimle birlikte giren eşimi, doğumdan sonra yanımda pek bulamaz oldum. Gece boyunca kaç kez uyandığını sayamadığım oğlumuzu ben demeden “ver, ben bakayım, sen biraz dinlen” demedi hiç :(

Hiç eşime oğlumuzu iki saat bırakıp gidemedim...
Geçen ay, kuzenimi hastaneye ziyarete gideceğimizde “Ben 3-5 saat nasıl oyalayacağım onu?” diye sorması bitirdi beni!...

Burada tek tek şikayet edecek değilim tabii ama demem o ki babalık iki oyun oynamak, huysuzluk yaptı diye iki bağırmakla olmuyor işte... o miniğin anneye ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı var babasının kokusuna, onunla dolu dolu vakit geçirmeye. Annenin ihtiyacı var kendini dinlemeye, üstünden biraz olsun yükünün alınmasına, iki kitap okuyup, hatta okumayıp boş boş gökyüzüne bakmaya... İki kere altını değiştirince “Yapıyorum ya işte!” demekle olmuyor...

Diyeceğim o ki, özellikle çocuk yapmayı düşünen anne adayı adaylarına, kocanıza çok güvenmeyin. Onu iyi tanıdığınızdan %100 emin olmayın... Yanılmanız olası bir durum...

Ne yalan söyleyeyim, eşinin yardımcı olduğunu söyleyen arkadaşlarıma gıpta ediyorum... Allah herkese öyle koca nasip etsin :)

Son bir not: Burcuuuu, bu yazıyı face’de yayınlama sakııınnnn!!! :))))))))

6 yorum:

ELİF dedi ki...

hhahahaha 2 kere altını değiştirmek mi? daha ne istiyosun Siboşum, bizimkinin siftahı yok:) hahahhaha.Körler sağırlar buyruuuuunn.

14 Ağustos 2010 10:14
Sibelbek dedi ki...

Elif şaka di mi? sizin babanızın 1-0 önde olacağını düşünürdüm ben :)))) bu durumda iyi anlaşacaklarından artık eminim! :P

16 Ağustos 2010 09:55
Burcu.. dedi ki...

Alt değiştirmede bizim baba benden önde gidiyor :)))

Neyse ben susayım o zaman , beni döversiniz falan :)))

Ama kocaları baba olunca tanımak işini kesinlikle katılıyorum.
Yıllaaaaarrrca birlikte olunan adam başka biri gibi oluyor.

17 Ağustos 2010 10:18
Yasemin Aktuğ dedi ki...

ben şanslı gruptayım o zaman. altınıda değitirir, yemeğinide yedirir hatta kızkıza eğlenmeye giderim eşim bakar. doğum yaptığımda eğer emzirme görevini yapabilseydi kesin emzirirdide.

18 Ağustos 2010 09:57
Sibelbek dedi ki...

Burcu, Yasemin... eşlerimizi tanıştırsak diyorum :)))

18 Ağustos 2010 13:44
k.i.s.d. dedi ki...

Evde olması bile yetebiliyor aslında. İşkolik olup akşam yemeğine geldiğine şükrettirenler de var aramızda malesef.

18 Ağustos 2010 17:31