Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

4 Haziran 2010 Cuma

At Gitsin Yahu!

Annemin övünerek anlattığı, güya benim zekamı parlattığı hikayesi şudur: 3 yaşında televizyondan video kasede çekim yapabiliyormuşum.O kadar çok severmişim ki çizgi film seyretmeyi annem beni anneanneme bırakıp alışverişe gidermiş, döndüğünde ben hala o kutunun başında hiç kıpırdamadan izliyor olurmuşum.Acaba unutkanlığım ve dikkatsizliğimi tetiklemiş olabilir mi? Vah bana...

Ortaokuldayım, arkadaşlarım dışarıdan sesleniyorlar, gel de ip atlayalım diye hiç unutmam.Ama tam o sırada en sevdiğim grubun klibi çıkmış televizyonda.Gelemem diyorum 3 gün küsüyorlar bana, onları değilde o aptal kutuyu tercih ettiğim için.

Lisede sondayım, meslekleri tanıtan bir program izliyorum.Anlatılanlara inanıp tercihlerimi yapıyorum.Hayat boyu çalışmak istemeyeceğim bir meslek sahibi oluyorum.Bir vah daha...

Evleniyorum, eve televizyon almıyoruz, eşim biliyor düşkünlüğümü ve bu halden çıkmamı istiyor.4 ay dayanabiliyorum.Eski ufak bir televizyon buluyoruz, şirin görünsün diye sprey boyayla kırmızıya boyuyorum, eşim bile beğeniyor.Yine esir alıyor beni o kutu.

Oğlum doğdu sonra, plazmamız olmuş çoktan, koşturmaktan o icada bakamıyorum bile.Oğlum da baksın istemiyorum.Nasıl olsa anlamayacak ve yanıp sönen ışıklara, anlam veremediği seslere aklını yorsun istemiyorum.O uyuduktan sonra açılır oluyor.İlk 10 ay böyle, sonra bebek kanallarını farkediyorum, eğiticidir diyorum, oğluma yemek yedirirken zorlandığımda televizyonun karşısına geçiyoruz.

Okuyorum öğreniyorum bu arada, eğitici olduğunu düşündüğüm kanalların bile çocuğun zihninde farklı algılanabileceğine kanaat getiriyorum.Duyuyorum ki, hızlı akıp giden sahnelere bakmaya alışan çocuk, okulda öğretmenini dinlerken sıkılırmış, anlıyorum ki, ışıklara renklere çok fazla maruz kalan çocuk günlük hayatında sabır gerektiren ve yavaş işlemesi gereken işlerde başarılı olamazmış.

Sonra 25.kare teorilerini okuyorum.Ürküyorum.Lanet ediyorum.


Biliyorum televizyon denilen bu aletten kurtulmamız mümkün değil.Yasaklama eylemi ise yaşamımıza hepten ters.Ama bir yolu olmalı.Önce biz değişeceğiz.O anlayabilecek yaşa gelene kadar örnek olacağız.Televizyonun temel ihtiyaç olmadığını anlamasını sağlayacağız.

-Dizi izlemesek hiç bir şey kaybetmeyiz.
-Haberleri izlemek yerine okumaya yönelebiliriz.
-Belgeseller için de bilgisayarı kullanabiliriz.
-Film izleyeceksek doğru tercihler yapıp arada bir sinemaya gidebiliriz.

Evde vakit geçirdiğimiz zamanlarda, izlemek yerine hareket etmek daha mantıklı olur.Çocuğunuzla yapılabilecek o kadar şey varken o kutuya bakıp kalmak niye?

Dans edin, boyayın, yoğurun, şarkı söyleyin, oyun oynayın,parka gidin...

Zor değil siz de biliyorsunuz.

Bol eğlenceli günler size:)

3 yorum:

Hilal dedi ki...

biliyor musun tv zaten çok izleyemiyorum da ben de aynısını bilgisayara yapmak istiyorum işyerinde. işim bilg. başı çoğunlukla ve ben ne kadar bakarsam ekrana kafamı o kadar donmuş hissediyorum

4 Haziran 2010 15:07
ELİF dedi ki...

Sanki benim düşüncelerimi sen yazmışsın:)Biz paka didiyos:)

4 Haziran 2010 15:24
Mutluanne dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum keşke hayatımızdan bi çırpıda atabilsek televizyonu ve cep telefonlarını

7 Haziran 2010 19:11