31 Mayıs 2010 Pazartesi
Renkli bir kutu..
Hepimiz biliyoruz bu meymenetin nasıl da zararlı olduğunu, çocuklarımız doğduktan sonra hep şu sözleri söyledik "yok yok ben asla televizyon izletmem, karşıyım"...
Peki bir özeleştiri yapmak gerekmez mi? Şahsen biz televizyonu seven, başka işlerle uğraşsak bile arkada açık durmasından hoşlanan bir aileyiz.
Oğlumuz ilk doğduğunda, 1 sene evet çok dikkat ettik, emzirirken gecenin bir saati, uyumamak için kulaklıkla müzik dinledim, baktırmadık hiç, dinletmedik, peki sonra ne oldu? Minik adam büyüdü, farkındalığı arttı. Üstelik bu tü kaka meymenetten de çoğu zaman harika şeyler öğrenir duruma geldi. Biliyormusunuz ki belgesel kanalları çocuklarımızın hayatları boyunca göremeyecekleri hayvanları müthiş bir keyifle anlatıyor, hele o "okyanus nedir? tahta neden yapılır? filler ne kadar büyük? gibi sorular gelmeye başladığında çok işe yarıyor.
Ben demiyorum ki aman bu yüzyılın icadıdır, her eve lazım...Hayır değil ama şu da bir gerçek ki sanırım bazen bir günah keçisi arıyoruz ve onu mimliyoruz. Biz oğlumuzu büyütürken hiç çok kesin yasaklar, sınırlar koymadık. Kitap çok ama çok okuduk, çok konuştuk sohbet ettik, gezdik tozduk, anlattık, oyunlar oynadık ama bunun yanında birlikte birbirimize sarılarak, bacak bacak üstüste atarak yattığımız yerden hayvanları izledik, aslan ve kaplan farkını 2 yaşında bir çocuk işte bu sayede kolayca öğrendi, soru sormayı ve bizden hızlı ve doğru cevap almayı pekiştirdi, çizgi filmlerde yaramaz çocukları ve iyi çocukları gördü, güldü hatta kahkaha attı...
Engellemek gerçekçi gelmiyor bana, nereye kadar, ne kadar yapabiliriz. Bizim için önemli olan saat sınırında, yanında biz olacağımız ve monolog olan bu iletişim aracını dialoga çevirebileceğimiz koşullarda izletmek oldu.
Yok ben asla izletmem fikrine ise sonsuz saygım var, asla abartılı yada gereksiz görmedim, sadece bu tü kaka meymenet o kadar da hayatımızın dışında değil, belirmekte fayda görüyorum...
Sevgiler
7 yorum:
ohh yaaa! benden biri daha! vallahi rahatladım :)))
31 Mayıs 2010 09:10güzel de, belgeseller, baby tv'ler faydalı... Ama gündüz bakıcılarımızın açtığı/ ya da açtığını sandığım Seda Sayan'lar nolacak bilemiyorum.
31 Mayıs 2010 12:23Kızım da, oglum da bir yasına kadar izlemediler. Bir yası gectikten sonra basladık izlemeye, keyifle hem de...
31 Mayıs 2010 12:45Gece bahcesi ve Barney favorimiz. Zevkle izliyoruz, muzikleriyle dans ediyoruz, hayatımızın bir parcası tv. Gunde 30-45 dakika izliyoruz. Bir rutinimiz var, tv saati diyorum biri kucagıma atlıyor, oteki yere uzanıyor...
Cok keskin cizgileri olan annelik anlayısım yok benim, uc yasına kadar hic, asla, aman aman diyen annelere saygılıyım, lakin biz egleniyoruz ve cocuklarımın gunde 30 dakika izledigi tv programı sanılanın aksine onları aptal yapmıyor...
Kontrollu, bilincli, suzgecten gecirilmis programları izlemenin cocukları aptal/otistik yapacagına ben inanmıyorum....Oyle olsaydı biz aptal olurduk, cok sukur degiliz.
Benzer bir annelik anlayısımız var Ozden, sizi okuyunca otelenmis hissinden bir nebzede olsa kurtuldum...
Hoscakalın.
Benziyoruz Sibelcim...
1 Haziran 2010 12:10Ah Deniz işte sorun burada çok haklısın ve bunun önüne nasıl geçilebilir bilemiyorum. Son derece kalitesiz, düşünmeden, izleyiciden ziyade sadece "düşünmeyiciyi" hedefleyen programlardan nasıl korunu bilemedim, haklısın...
Bilge aynen ben de benim gibi düşünen, hemfikir olduğum anneleri okuyunca okuyunca iyi hissediyorum. Son derece kısıtlanmış, kurallarla çevrilmiş bir ebeveynlik yapamıyoruz. Kiii bu esnekliğin çocuğun bireyselliği, kendi karar verme becerisini, kendine güveninin de arttırdığını bizzat kendi oğlumda görüyorum.
Sevgiler kızlar...
Özdencim yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum.Hayatımızın bu kadar içinde olan şeyleri yok saymak bana çok da gerçekçi gelmiyor.Adanın da öğrendiği bir sürü şey var tv'den Calliou sayesinde ing.şarkı söylüyor aym kaayuu diye.Yine bu çizgi filmde aile,arkadaş,kardeş ilişkileri çok güzel anlatılıyor.Ben de tv karşısında yalnız bırakmamaya özen gösteriyorum.
2 Haziran 2010 19:01Evet evet ben de yanlız kalıp izlememesine özen gösteriyorum, haklısın...
3 Haziran 2010 18:07Yorum Gönder