26 Nisan 2010 Pazartesi
Anne işe gider...
3 ay önce başladım oğlumu bırakıp işe gitmeye.Güvendiğim bir bakıcım, ortamı rahat, stressiz bir işim de olmuştu...Herşey iyiydi de, benim derdim neydi?
Her annenin ömrünün bir kısmında yaşadığı hislerdir bunlar.İşe gittiğinizde 9, alışverişe ya da kuaföre gittiğinizde 1 saat ayrı kalıyor olabilirsiniz, hissettirdikleri aynıdır.Daha kapıdan çıkarken bir yumru oturur yüreğinize, boğazınız düğümlenir.Gittiğiniz yerde hep tedirgin olursunuz.Bir yanınız eksik kalır hani, bir elinizde cep telefonu devamlı tetikte.Yedi mi?Uyudu mu?Ağladı mı?
Aslında hepsi bir şekilde sağlanıyordur.Acıkınca yemeğini yer, uykusu gelince uyur çocuk.Bunları gerçekleştirebilmesi için ille de annesinin yanında olmasına gerek yok.Yemeğini ya da sütünü hazırlar bırakırsınız.İki de bacak buldunuz mu onu sallayacak tamam...
Ama orada bitmiyor değil mi?Tamam yedi, güzel de uyudu ama?Beni özlemiş midir?Ben onu çok özlüyorum.Burnumda kokusu, kulağımda sesi.O da benim gibi midir?
İlk 3 yaşına kadar mantıkları gelişmiyor çocukların.Hisleriyle hareket ediyorlar.Neden ve nereye gittiğinizi anlıyor görünebilir ama duygularına hükmedemedikleri için kabullenemiyorlar.Bazen biz bile yapamıyoruz bunu...
Geliş saatinizi hisseder, her istediğinde yanınında olmanızı, bazen de naz yapabilmek için orada olmanızı ister.Siz bunları düşünerek üzülürsünüz ama aslında şu da bir gerçek, henüz dünyayı tanıma aşamasında olduklarından ultra açık algılarıyla oyalanmaya çok yatkındırlar.Hemen her türlü şeyle ilgileri dağılır.
Bir süre sonra alışır annenin gidişine.Siz işteyken onu bıraktığınız kişi, sizin ve çocuğunuzun karakterine uygunsa, sevgisini maksimum derecede vermeye çalışıyorsa, siz akşam eve geldiğinizde yokluğunuzu aratmayacak şekilde onunla ilgileniyorsanız aslında hiçbir sorun yoktur bu olayda.
Herşey iyi diyorum ya, mantığım alıyor ama duygularım hala 3 yaşında bir çocuğunkiler gibi işliyor.Anne ile çocuk arasında o görünmeyen bağ dolanıyor ayaklarıma.Gidiyorum işe, aklım onda.
Evet artık ne yediğini, ne de uyuyup uyumadığını düşünüyorum.Sadece bir boşluk var içimde, hiç bir başarının hiç bir ödülün dolduramayacağı.
Kariyer umrumda değil, para hiç ama hiç umrumda değil.
Sabahları oğlumun kokusunu çektiğimde, öğlen telefonda gülüşünü duyduğumda, fotoğraflarına baktığımda, hüzünleniyorum.O zaman keşke daha sade bir hayatımız olsaydı diyorum.Keşke geçim derdimiz olmasaydı, geçinmek için 1 çift ayakkabı, 1 tas yemek yetseydi.Keşke en pahalı eğitimi alan değil de, çok isteyen kazansaydı üniversiteyi.Keşke evlenenirken takım takım takıntılarımız olmasaydı.Azla yetinirken gerçekten mutlu olabilecek değerlerimiz olsaydı.Daha az isteseydik keşke.Koca bir dünya bizim emrimizdeyken, o dünya bize yetseydi.
Yapamıyoruz, yapamıyorum.
Ben bu kaostan kurtulmanın bir yolunu bulamadım.Git dediler gidiyorum, yap diyorlar yapıyorum.Ağır geliyor ama dayanıyorum.Her günüm son günüm olacakmış gibi sarılıyorum yavruma, eminim bir çoğumuz aynı şeyi yapıyor.
Bugün işi işte bırakın, ne giydiğinizi, ne kazandığınızı düşünmeyin.Sadece çocuğunuza sarılın o sizinle olmayı, siz onunla olmayı hak ediyorsunuz.
Yaşam ne getirirse getirsin aranızdaki o güçlü bağı koparamaz.Bunu bilirseniz dayanma gücünüz artar.
6 yorum:
Ah Birben ah..
26 Nisan 2010 14:40Bak bizi kandırmıyosun di mi;-)
26 Nisan 2010 16:34oyalanıp kendilerini teselli edebilirler di mi???
Ya Birbencim, her çocuk kendi evrimini gerçekleştiriyor, kendi şartları içinde hayatta kalmayı öğreniyor bir şekilde işte.
Çalışınca bir türlü, lakin çalışmayınca da kafayı yiyordum ben az kalsın...
çok duygulandık okurken.elinize sağlık.duygularıma tercüman oldunuz.
27 Nisan 2010 09:06Seda, Deniz, Mavi ve Portakal, bazen bunları kendine itiraf etmeye korkuyor insan.Akıl başka kalp başka söylüyor.Evet çabuk oyalanıyorlar bu bilimsel bir gerçek ama kalplerinde ne kadar ve nasıl boşluk kalıyor bunu kimse kanıtlayamıyor ve bilemiyor.Bence o yüzden bu tedirgin hallerimiz...
27 Nisan 2010 14:13Olmaz ama bu kadar net yazılmazki bu duygular..
28 Nisan 2010 11:30"Sadece çocuğunuza sarılın o sizinle olmayı, siz onunla olmayı hak ediyorsunuz." demişsin ya bitirdin beni.. Onlar tabi herşeyin en güzelini hak ediyorlar, en başta da annelerini..
bu hafta benim haftam.. çalışan anne ile ilgili ne çok yazdım çizdim ama hala içim dopdolu. boşalmayacak da biliyorum.. harika bir paylaşımdı ve aynı hisleri yaşadığımızı gördüm, sevgiler Birben
28 Nisan 2010 11:38Yorum Gönder