Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

2 Aralık 2010 Perşembe

Üçü Bir Arada.. Monçiçi, Kömür, Tohum..


Benim zamanında pekines kırması bir köpek kızım vardı, adı MONÇİÇİ. 2 tane yavrusu oldu ve 3 gün sonra kaybettik. Monçiçi ondan sonra bunalıma girdi.
O sıralarda babam işyerinin önünde ezilmek üzere olan, daha gözleri açılmamış simsiyah bir kedi getirdi eve. Biraz büyüsün isteyen birine veririz demişti.
Ama Monçiçi bizim KÖMÜR'Ü kendi kızı sandı. Onu emzirdi, hergün tüylerini temizledi. Yaramazlık yapınca kuyruğunu ısırdı.

3 yıl yaşadılar koyun koyuna. Sonra evimize muhabbet kuşu geldi. Hem de kendisi geldi.
Bir sabah kahvaltı ederken evimize girip masamıza kondu.
Ee gelene git denmez tabii, kuş hakkında hiçbir şey bilmememize rağmen aldık TOHUM'U. Ama veterinerin dediğine göre çok yaşlıymış. Tabi bizim Monçiçi ve Kömür dinler mi yaşlılık. Bütün gün peşindeler kuşun.
Hele Kömür; bizim Tohum uçtukça ona oyun yapıyor sanıyor. Tohum da geceleri gidip kömür kızımın üstünde uyuyordu.

6 ay kadar sonra Tohum öldü. Kömür günlerce evin içinde onu aradı, ağladı. O ağladıkça, onu kızı benimseyen Monçiçi de ağladı. Evde tam bir matem havası var yani..

Tohum'un ölümünden 4-5 ay sonra Kömür kızım, anne sütü içemeyen kedilerde çıktığı söylenen gençlik hastalığına yakalandı.
Monçiçi'nin sütü yeterli olmamış. Çok acılar çekti, en sonunda yürüyemez yemek yiyemez oldu.
Kömür'le birlikte Monçiçi de hep ağladı. En sonunda bir gün Monçiçi'nin kucağında yatarken gitti.
Monçiçi ise saatlerce yanına yaklaştırmadı bizi kızını vermemek için.

Ondan sonra Monçiçi'mizin de eski sağlığı ve neşesi kalmadı. Birkaç yıl yaşadı. Sonra o da gitti.

Doğduğumdan beri Monçiçi, Kömür ve Tohum haricinde o kadar çok kedi ve köpeğimiz oldu ki. Tavşanımız, civcimiz, balığımız..
Annemlerde hala bir kedi var. adı LOKUM ya da nam-ı değer BOKUM. Ayaz'ı hiç sevmeyen ve ondan köşe bucak kaçan, yanından geçerken oğluma pati atmaya kalkan Lokum.
Karşı apartmanımızdaki teyzemlerde 2'si kör 5 kedi var. Bir tanesinin Ayaz'la muhteşem oyunlar oynadığı..
Karşı dairemde, bizim kapıyı açık gördüğü her an bize kaçan bir golden retriever var. Pamuk'umuz..
Gelip Ayaz'ın oyuncaklarını çalıp giden Pamuk..
Ayaz kuyruğuna asılıp sırtına tırmanmaya çalıştığında (ki 4 ayak üstündeyken Ayaz'dan çok daha uzun boyu) kıpırdamadan duran, hatta burnuyla itekleyerek ona yardım eden Pamuk.
Ayaz ağladığında kapımızı tırmalayan Pamuk..

Ananem annem, annem bize öğretti. Bende oğluma öğreteceğim inşallah.
"Hayvanları sevmeyen, insanları da sevemez.."

2 yorum:

ELİF dedi ki...

Off acıklı mıyız neyiz be ya?

2 Aralık 2010 15:41
anne kaleminden dedi ki...

epey bir evcil hayvanlı geçmiş hayatınız :)) ve 3 ünün birbirine bağlılığı çok hoşuma gitti monçiçi, kömür ve tohum un...

2 Aralık 2010 16:50