1 Aralık 2010 Çarşamba
Hayvan sevgisi
Benim hayvan fobim var. Hem de ne boyutlarda. Çok severim o ayrı ama korkarım hepsinden. Annemin aşırıııııı titiz bir hanım oluşundan çocukluğumuzda elimizi sürdüğümüz hiç hayvan olmadı bizim. Altı-yedi yaşlarındaydım belki mahallenin köpeği beni bir güzel kovalayınca köpek fobim başladı. Evde en çok iki günde ölen Japon balıkları olurdu. Kardeşim çok ağlıyor onlar ölünce, cenaze törenleri pek uzun sürüyor diye annem yasak etmişti almamızı (Kardeşim hatim indirirdi maşallah ruhlarına bildiği iki duayla :) ). Sonra bir kuşumuz vardı. Kardeşim çok istediği için alınan. O da beni bir kere gagalayınca ben hayvan sevgisini değilse de temasını kestim. Hep içimde kalmıştır evde kıpırdaşan bir hayvanı beslemek nasıl bir şeydir diye.
Kendimde ileri derecede hayvan fobisi olmasına rağmen (bkz. karıncadan bile korkar bünye) Ahmed beylerde elden geldiğince hayvan sevgisi oluşması için kendi çapımda çaba gösteriyorum. Kitaplarımızda bol bol hayvanları okuyoruz beraber, o da her çocuk gibi önyargısız seviyor havyanları çok şükür. Korku da bilmediğinden hepsini çok seviyor. Oy oy diye diye seviyor hayvanları ama tabi bir tek kitaplardan sevmeyle olmuyor bu iş diye arada pratik yapıyoruz.
İlk sevgilisi sanırım nımnım(çevirisi:kedi)lardı. Uzaktan uzaktan fırsat buldukça yaklaşarak severdi nımnımları. İkinci sırada hovhov(çevirisi:köpek)lar gelirdi. Hayvanlarla ilk yakınlaşma işe yeni taşındığımız sitenin havuzundaki guk(çevirisi:ördek)lar oldu. Onları besleme bahanesiyle ilk teması sağladı. Tabi bu temasta ben değil babası bulundu çünkü ben ördeklerden de korkuyorum yapacak bir şey yok. İlk temas biraz kötü sonuçlandı çünkü zavallı ördek ekmeği kapacağım derken Ahmedimin elini de tutunca günlerce unutulmadan ördeğin elini yakalama sahnesi canlandırıldı. Yine de vazgeçmedik biz ördeklerden. Hala da her parka inişimizde bir paket kraker haklarını illa alırlar (eskaza unutursak krakeri götürmeyi aldırana kadar da başından ayrılmıyor) ama artık akıllandı uzaktan atıyor. Tabi bir ördeklere bir kendine şeklinde.
İlk sevgilisi sanırım nımnım(çevirisi:kedi)lardı. Uzaktan uzaktan fırsat buldukça yaklaşarak severdi nımnımları. İkinci sırada hovhov(çevirisi:köpek)lar gelirdi. Hayvanlarla ilk yakınlaşma işe yeni taşındığımız sitenin havuzundaki guk(çevirisi:ördek)lar oldu. Onları besleme bahanesiyle ilk teması sağladı. Tabi bu temasta ben değil babası bulundu çünkü ben ördeklerden de korkuyorum yapacak bir şey yok. İlk temas biraz kötü sonuçlandı çünkü zavallı ördek ekmeği kapacağım derken Ahmedimin elini de tutunca günlerce unutulmadan ördeğin elini yakalama sahnesi canlandırıldı. Yine de vazgeçmedik biz ördeklerden. Hala da her parka inişimizde bir paket kraker haklarını illa alırlar (eskaza unutursak krakeri götürmeyi aldırana kadar da başından ayrılmıyor) ama artık akıllandı uzaktan atıyor. Tabi bir ördeklere bir kendine şeklinde.
Sitenin ördekleri ve onlara verilemeden Ahmedin ağzına giren kraker :)
Ben Ahmedin bu sevgisinden cesaret alıp onu tüm hayvanlarla haşır neşir olmaya yönlendirmeye çalışırken çok kötü bir deneyim yaşadık maalesef. Bir gün bir kedi kuzumu tırmaladı. Ağlaması kulaklarımda hala. Kuduz aşısı yapılmalı mı yapılmamalı mı derken kabus gibi günler geçirdik ve o günden beri ne zaman kedi görse elini tırmaladığını unutmuyor hala. Hep elinin tırmalanışını gösteriyor.
Son sevgilimiz ise atlar. Aslında bunları önce dıgı diye sevmeye başlamıştı. Lunaparklarda dıgılara binerdik. Ne zamanki Bayrampaşa şehir parkını bulduk, o gün bugündür gerçek atlara biniyoruz. Hatta en son seyis amcasının yardımıyla bir atı bile sevdi.
Bu Ahmedin atı ona göre. Bir kere biniyor, ondan sonra binen çocuk olursa vay halimize. "Ame Ame" diye Ahmedin atına niye binmiş diye kıyametleri kopartıyor :)
Bu Ahmedin atı ona göre. Bir kere biniyor, ondan sonra binen çocuk olursa vay halimize. "Ame Ame" diye Ahmedin atına niye binmiş diye kıyametleri kopartıyor :)
Daha hayatı tanımaya yeni başladığı için herşeye önyargısız çocuklarımız. Ağaç yaşken eğilir sözüne inanıyorum ben. Hayvan sevgisini verebilirsem şimdi verebileceğimden hiç kuşkum yok. Hayvanların da bir canı olduğunu, onlara merhamet edilmesini şimdi öğretebilirim Ahmede. Malesef ona hayvanları tanıtmaya, sevdirmeye çalışırken etrafta bazı çocukların yaptıkları da gözüme çarpmaya başladı. Ve yine maalesef gördüğüm bazı şeylerden sonra insanlığımdan utandığımda oluyor. En basiti, benim hesap edemediğim ama Ahmedimi tırmalayan kedinin bir gözü kördü. Kim bilir hangi varlık onu o hale getirdi. Biz ördeklere yemek vermeye çalışırken onları yakalayıp boğazlarını sıkan çocuklar görüyorum sitede. Üzülüyorum çok ve bazen Ahmed böyle şeyler yapar mı diye kendi kendime tasalanıyorum. Panter gibi üstüne atlayacağımdan hiç şüphem yok. Her türlü canlıya saygıyı öğretmek anne olarak takıntılı olduğum konulardan biri.
2 yorum:
Avrupa Konutları'nın havuzu mu burası? :)
3 Aralık 2010 16:10yok degil :)
3 Aralık 2010 20:36Yorum Gönder