16 Aralık 2010 Perşembe
Depresyonsavar
Ben yapı olarak mutsuzluğa çabuk düşen biriyim. Pardon doğrusunu yazayım biriydim. Hava gri olsa mutsuzdum, bahar havasında başka mutsuzdum. Eşim verdiği sözü biraz geç tutsa yine mutsuzdum. Bazen bu mutsuzlukları öyle abartırdım ki, bütün enerjim düşer, bütün gün yataktan çıkasım gelmezdi. Herşeyi kafama takar bütün gece uyuyamaz ardından güne dinlenmemiş uyanır yine mutsuz olurdum. Günlerce, haftalarca sürdürebilirdim bu ruh halini. Hiçbir zaman depresyon tanısı konacak kadar kötüleşmesem de o karanlık sularda çok yüzerdim. Dim diyorum çünkü hayatımın bir dönüm noktası var ki o da gelen küçük mucize. O geldiği günden bu yana, benim mutsuzluk döngüm kırıldı. Lohusalık dönemi de dahil çok düştüğüm gün olmadı. Elbet her lohusa gibi hormon kurbanı oldum, ağladım, kötü düşüncelere teslim oldum ama mutsuzluk kapısına yaklaşmadım.
Bir çocuğun hayatımı bu kadar değiştirebileceğine hiç ihtimal vermezken benim depresyonsavarım oldu küçük ruh. Mutsuz oldum, güldü, unuttum. Gece uyuyamadım, sabah yataktan çıkasım gelmedi, önceleri ağlaması ile ardından gülüşü ile, şimdi ise anneee nidalarıyla beni hayata bağladı beni o. Eşime mi kızdım, onun bir şebekliğiyle unuttum bütün kırgınlığımı, kızgınlığımı. Bir boşlukmuş beni mutsuzluğa sürükleyen onu doldurdu.
Ardından ondan ayrıldım, yine yeniden yalnız hayatıma geri döndüm. O günlerin yüreğimde yarattığı ızdırabı bazen yazarak atmaya çalıştım, bazen avazım çıktığı kadar ağlayarak. Olmadı olamadı ve ben depresyonun kapısına yine dayandım. O zamanlarda bile tam düşmedim o karanlık kuyuya. Düşemedim. Ona kavuşacağım günün hayali ile tutundum yeniden hayata. En zor günlerimde dahi onun için ayakta kalmam lazım diye motive ettim kendimi. Onun ona rehberlik edecek bir anneye ihtiyacı vardı. Ben onu vermeliydim.
O hiç bilmiyor hayatımdaki önemini. Belki ileride de bilemeyecek beni nelerden koruduğunu. Bilmiyor ki bugün bu kadar mutlu bir kadınsam en büyük sebebi o.
Bazen geride bıraktığım hayata bakıyorum. Özleyeceğim, yapamadığım için beni mutsuz edecek şey var mı diye. Yok diyorum kendime. Mutlusuzluklarım kalmış aklımda. Eşimle başbaşa güzel yıllar geçirdim. Bu zamanlarda ruh hallerim yüzünden onu çok zorladım. Zamanında bizim için rutin olmuş, artık mutluluk sebebi olmayan şeyleri dar zamanlarda kaçamak şeklinde yapmak bile beni mutlu ediyor şimdilerde. İnsanın eşiyle altı ayda bir de olsa başbaşa o da bir saat dışarı çıkabilmesi ne keyifmiş oysa.
Kendi ruh hallerimi yazacakken birden çocuğuma yazılmış bir yazıya döndü ama ben gerçekten anne olduktan sonra kurtuldum o iniş çıkışlardan. Artık benim için lüks ruhsal iniş çıkışlar. Zaten evde iki yaş bunalımına girmiş bir varlık varken ne mümkün inmek ya da çıkmak :)
Bir çocuğun hayatımı bu kadar değiştirebileceğine hiç ihtimal vermezken benim depresyonsavarım oldu küçük ruh. Mutsuz oldum, güldü, unuttum. Gece uyuyamadım, sabah yataktan çıkasım gelmedi, önceleri ağlaması ile ardından gülüşü ile, şimdi ise anneee nidalarıyla beni hayata bağladı beni o. Eşime mi kızdım, onun bir şebekliğiyle unuttum bütün kırgınlığımı, kızgınlığımı. Bir boşlukmuş beni mutsuzluğa sürükleyen onu doldurdu.
Ardından ondan ayrıldım, yine yeniden yalnız hayatıma geri döndüm. O günlerin yüreğimde yarattığı ızdırabı bazen yazarak atmaya çalıştım, bazen avazım çıktığı kadar ağlayarak. Olmadı olamadı ve ben depresyonun kapısına yine dayandım. O zamanlarda bile tam düşmedim o karanlık kuyuya. Düşemedim. Ona kavuşacağım günün hayali ile tutundum yeniden hayata. En zor günlerimde dahi onun için ayakta kalmam lazım diye motive ettim kendimi. Onun ona rehberlik edecek bir anneye ihtiyacı vardı. Ben onu vermeliydim.
O hiç bilmiyor hayatımdaki önemini. Belki ileride de bilemeyecek beni nelerden koruduğunu. Bilmiyor ki bugün bu kadar mutlu bir kadınsam en büyük sebebi o.
Bazen geride bıraktığım hayata bakıyorum. Özleyeceğim, yapamadığım için beni mutsuz edecek şey var mı diye. Yok diyorum kendime. Mutlusuzluklarım kalmış aklımda. Eşimle başbaşa güzel yıllar geçirdim. Bu zamanlarda ruh hallerim yüzünden onu çok zorladım. Zamanında bizim için rutin olmuş, artık mutluluk sebebi olmayan şeyleri dar zamanlarda kaçamak şeklinde yapmak bile beni mutlu ediyor şimdilerde. İnsanın eşiyle altı ayda bir de olsa başbaşa o da bir saat dışarı çıkabilmesi ne keyifmiş oysa.
Kendi ruh hallerimi yazacakken birden çocuğuma yazılmış bir yazıya döndü ama ben gerçekten anne olduktan sonra kurtuldum o iniş çıkışlardan. Artık benim için lüks ruhsal iniş çıkışlar. Zaten evde iki yaş bunalımına girmiş bir varlık varken ne mümkün inmek ya da çıkmak :)
1 yorum:
Ne güzel anlatmışsın, duygulanarak okudum. Tüm çocuklarımız, onların çocukları mutlu olsunlar. Onların mutluluğu bize güç veriyor, enerji veriyor, yaşama daha sıkı tutunmamızı sağlıyor. Bir gülüşleri ömre bedel... Yüreğine sağlık. Sevgilerimle...
16 Aralık 2010 12:35Yorum Gönder