Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

14 Aralık 2010 Salı

depresyondayım, unutulmak istiyorum...

Gebelik ve lohusalıkta annenin ne kadar depresyona yakın olduğu tıp otoritelerince de kabul edilen bir gerçek. En normalimiz bile daha duygusal, daha alıngan ve ağlamaya daha eğilimli geçiriyor bu dönemi. Anne olmak tartışmasız çok güzel ama anneliğin üzerimize giydirdiği sorumluluklar, iyi anne olmak adına yapılan fedakarlıklar, çocuğun hastalanmasından, düşmesinden, iştahsızlığından, zayıflığından dolayı hissettiğimiz suçluluk duygusu epeyce bir baskı oluşturuyor üzerimizde. Biraz daha büyüdüklerinde fiziksel bakım ayağına bir de eğitim ekleniyor. Televizyon karşısında yedirmemeli, kendi kendine uyumalı, evi güvenli hale getirelim, her gün dışarı çıkaralım, sesimizi yükseltmeyelim, hep sevecen güleryüzlü bir iletişim tercih edelim, olmazların sebeplerini anlatalım, ceza yok, ödül yok, tehdit yok, kıyaslama yok, engellemeyelim, her şeyi kendi yapmak istiyorsa yapacak, kıyafetlerini kendi seçecek, tercihleri olacak, saygı duyacağız, damak zevki var zorlamayacağız vs vs vs.... Tüm bunları artık bilmeyen anne yok, televizyonda, internette, gelişim kitaplarında bahsedilen şeyler hemen hemen aynı... 2 yaş çocuğuna nasıl davranılır, bir ergene nasıl davranılır hepimiz biliyoruz....

Peki kolikli bir bebeğin bakımıyla uğraşan, günlerce uyumayan, hayatın aktüel gerçeklerini artık hiç umursamayan, banyo, yemek, tuvalet gibi temel ihtiyaçlarını insani bir şekilde karşılayamayan, kocasını sadece bebeğin bakımına yardım eden bir kurtarıcı olarak gören, temizlik yapmayı, yemek yapmayı bile özleyen, sinemaya gidebilmek bir yana bir diziyi takip edebilmeyi dahi hayal edemeyen, kendini kadın değil yalnızca anne olarak hisseden bir yetişkine nasıl davranılır biliyor muyuz? Aldığı kültür ve içgüdüleri, hayattaki en büyük, en kutsal ve en önemli sosyal rolünün "annelik" olduğunu haykırdığında, hasta olmayı ve dinlenmeyi kendine hak görmediğinde, birey olduğunu, kendi isteklerini unuttuğunda, 3 yaşına kadar çocuğunun yanında olamazsa bir şeylerin eksik olacağına inandığında, eşi ile sevgili değil, karı-koca olduğunu hissettiğinde, yaşadığı ikilemler, vicdan azapları ağır geldiğinde, çocuk bakımı, ev işleri, çalışan anne olmak, anlayışlı eş olmak, hayırlı evlat olmak artık zor geldiğinde ve unutulmak istediğinde, kaçmak, göçmek istediğinde acaba yavaş yavaş depresyona yaklaşıyor olabilir mi?

Yeni yeni duymaya başladığımız mutlu anne=mutlu çocuk denklemine yürekten katılıyor ve destekliyorum. Hatta =mutlu aile=mutlu evlilik diye de eklemek istiyorum. Annenin en ufak bir hatasında çocuğun kişiliğinin alt üst olacağını iddia eden, anneye nefes alma imkanı bırakmayan, robotlaştıran, kurallara boğan yaklaşımları kınıyor, reddediyorum. Kurallarla değil kendi iç sesimizle ve çocuğumuzu dinleyerek geliştireceğimiz güvenli iletişimin en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı nesiller için lütfen anneleri rahat bırakalım...

13 yorum:

BALLI LOKMAM dedi ki...

hay ağzına sağlık bir bıraksalar bizi bize
ama birazda biz annelerde var herşey dört dörtlük olsun diye devamlı araştırma peşindeyiz dediğin gibi en önemlisi iç iletişim

14 Aralık 2010 17:17
ELİF dedi ki...

Oh be:)

14 Aralık 2010 17:35
Nezihe Ak İnci dedi ki...

Yureginize saglik. Yaziniza katilmamak mumkun degil.

14 Aralık 2010 21:04
...Bebişlerim... dedi ki...

Aynen ağzına sağlık.. Bizi rahat bıraksınlar.... :)

15 Aralık 2010 08:14
Adsız dedi ki...

sonuna kadar katılıyorum, ellerine sağlık

15 Aralık 2010 09:28
Sen@ dedi ki...

anneleri rahat bıraksınlar ama yanlız değil ...anneler destek olsunlar köstek değil..annelere devamlı geçmişten örnek vereceklerine bugün senin için ne yapabilirim diye sorsunlar...annenin iç güdüsüne güvensinler, aman sen de çok biliyorsun diye tenkit etmesinler..geçmiş doktorları övüp durmasınlar ne de olsa onlar artık mefta...annenin süt vermesine, bebeği yıkamasına, kucakta taşımasına, sling kullanmasına, ıvıra zıvıra artık karışmasınlar..arada bir dışarı çıkartmak için ortam yaratsınlar.. bebeğinin zor yanlarından bahseden anneye " sen de hep şikayet hep şikayet" biz neler yaşadık diye cevap vermesinler..arada bir empati kursunlar, evet haklısın bu yanı zor galiba bu bebeğin desinler ..ki anne de arada bir derdini aktardığı için suçluluk duymasın, beni anlayanlar var desin...
Kısaca herkes kendi annelik zamanlarını öveceğine, bu annenin yaşadıklarına empati kurmayı denesin.. Ne de olsa bu dönem geçici, ama bu dönemden akılda kalanlar, kırgınlıklar, incinmeler geçici olmayabiliyor...Bu yazı için de teşekkürler..

imza: Oğlu 1 yaşında, zamanında hafif-orta postpartum atlatmış bir anne...(www.dorukpasha.blogspot.com)

15 Aralık 2010 09:40
Unknown dedi ki...

Yani ben bu blog annelerini sevmeyeyim de kimi seveyim..

duygularımı yansıttığın için teşekkür ederim anne kalemim..

seviyorum hepinizi..

15 Aralık 2010 11:32
Işıl dedi ki...

AĞZINA SAĞLIK

15 Aralık 2010 13:57
Birben dedi ki...

Yazmadan duramayacağım Nihan, tespitler çok gerçek ve yerinde.

Kalemine sağlık...

16 Aralık 2010 08:37
anne kaleminden dedi ki...

bu güzel yorumlar için hepinize çok çok teşekkür ediyorum :)))

16 Aralık 2010 08:47
Hülya dedi ki...

Canımya rahatladım okurken resmen. 6 aylık bır anne olarak sana yürekten katılıyorum!

16 Aralık 2010 12:49
aysema dedi ki...

Bizde anneler övülerek dövülüyor çoğu kez. Galiba biraz da buna biz ortam hazırlıyoruz. Her şeyi kendimiz üstleniyoruz, babayı ya da ailenin diğer bireylerini olayın dışında tutuyoruz farkında olmadan.Sonra bu durum alışkanlık yapıyor,tüm görevler anneninmiş gibi algılanıyor. Oysa çocuğun anneye olduğu kadar babaya da; büyük baba, büyük anneye de gereksinimi var.

Eskiden anneler sosyal yaşamdan kopuk eş ve anne olarak algılanıyordu. Baba işte, anne evdeydi. Çok çok komşularuyla iletişim halindeydi. Komşularının durumu da farklı değildi.
Şimdi öyle mi ya?

Dünya değişiyor dostlarım. Annenin de çocuğunda gereksinimleri çok fazla. Bu düzende başarılı olmak için anneye destek şart. Şurada iki satır yazacak zamanı bulabilmesi bile çok önemli. Paylaşırken öğreniyor aynı zamanda. Bu da çocuğuna daha iyi bir anne olabilmesine katkı sağlayacak bir etkinlik.

Şunu da eklemek istiyorum. Bizler nasıl farklıysak çocuklarımız da farklı farklı. Her söylenene kulak asmadan çocuğumuzun gereksinimlerini onu izleyerek bulabiliriz. Ve bu işi sizden daha iyi de kimse yapamaz.

Annelerin Dünyasını okumayı seviyorum. Uzattığım için kusura bakmayın lütfen.
Sevgilerimle...

16 Aralık 2010 13:01
Adsız dedi ki...

Eline, yüreğine sağlık ...

16 Aralık 2010 15:21