26 Ekim 2010 Salı
Tüketirken Çıldırmak mı Çıldırmamak mı?
Alışveriş, tüketim, para harcama, ihtiyaçlar, öncelikler, mutlaka olması gerekenler, olsa sadece mutlu olacağımız şeyler…Tüm bunlar karşısındaki tavrımız çok ironik aslında. Benim öyle en azından. Çocukluğumdan beri içten gelen bir tutumluluk zırhıyla, o anda gerçekten ihtiyaç duymadığım bir ürünü almadığım zamanlar da oldu, sadece görüntüsüne aşık olduğum için bir sürü para verip gayet işlevsiz bir eşyayı eve getirdiğimde.
Her zaman çok para harcamaya, daha da ötesi gereksiz para harcamaya karşı belirgin bir tavrım vardı. Ama bu tavrım, beni her hafta ne gelecek diye belirli markaların kataloglarına bakmaktan, çarşıya çıkınca elim kolum dolu gelmekten alıkoyamıyor. Evet bir çoklarına göre hala dikkatliyim, hala gerçekten ihtiyacım var mı diye sorgulayabiliyorum ama yine de alıyorum, alıyorum.
Çocuk sahibi olmak bir çok aileyi değiştirdi belki. Çocuğumuzdan kısmayalım, en güzeli en kalitelisi alalım düşüncesi oluştu birçok ailede. Belki biraz bizde de. Ama nerede durmam gerektiğini hissediyorum çoğu zaman. Göreceli, gereksiz ve kullanım süresi çok az ürünleri almamaya gayret ediyorum. Bebek henüz gelmeden, kullanılıp kullanılmayacağı belli olmayan bir sürü şeyin alınıp dizi dizi evde sergilenmesini anlamsız buluyorum. Küçücük bir bebeğe basit bir yatak, bolca bebek bezi ve ihtiyacını karşılayacak giysiler yetmez mi diye düşünüyorum bazen. Mini mini ayakkabılar çok şirin, evet ama ayakkabıya ihtiyacı yok ki… Rengarenk, çiçekli, fırfırlı elbiseler de çok şeker ama giyemez ki… Yürümeyen bir bebeğe elbise giydirmeyi denemiş anneler eminim anlamışlardır demek istediğimi.
Benim de zaaflarım var tabi. Kitaba dayanamıyorum mesela, ne kadar alsam doymuyorum. Eminim oynasaydı oyuncak almaktan da geri durmazdım, oynamadığı için kendimi frenliyorum. Biz bir şekilde dengeyi tutturmaya çalışıyoruz ama özellikle
-Çocuklar için tüketimin mutlulukla eşdeğer gösterilmeye çalışıldığı bir dünyada, çocuk yetiştirmekten gerçekten korkuyorum.
-Maddi şeylerle doyum sağlamamayı öğretirken kızımın gözünde istediğini almayan kötü bir anne gibi görünmekten korkuyorum.
-Çocuğunun her istediğini elde etmesine izin veren kukla bir anneye dönüşmekten korkuyorum.
-Hayatı abartılı çizgi film karakterleri gibi yaşamaya çalışan bir çocuğum olmasından korkuyorum.
-Çocuklar için tüketimin mutlulukla eşdeğer gösterilmeye çalışıldığı bir dünyada, çocuk yetiştirmekten gerçekten korkuyorum.
-Maddi şeylerle doyum sağlamamayı öğretirken kızımın gözünde istediğini almayan kötü bir anne gibi görünmekten korkuyorum.
-Çocuğunun her istediğini elde etmesine izin veren kukla bir anneye dönüşmekten korkuyorum.
-Hayatı abartılı çizgi film karakterleri gibi yaşamaya çalışan bir çocuğum olmasından korkuyorum.
Yürüdüğümüz gerçekten ince bir çizgi, çok ince…
1 yorum:
Evet size katılmamak ne mümkün
26 Ekim 2010 15:30bütün bu saydıklarınızdan bende korkuyorum ama çözümü bulmuş değilim henüz
sevgiler
Yorum Gönder