Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

7 Ekim 2010 Perşembe

Bir Emzir(eme)me Hikayesi..

30.haftada bebeğimi içimden çıkarıp cam fanusa teslim ettikten sonra odama geldiğimde süt-emziremeyecek olma-sağma konuları aklıma bile gelmiyordu. Halbuki ben değil miydim, daha evlenmeden önce bile bebeğini emziren anneyi tablo seyreder gibi seyreden..
Şimdi canımın canının derdindeyken ne süt vardı aklımda, ne sağılıp süt getirilmesi gereken memeler..
Hemşirenin göğsünüzü sağmanız gerek demesiyle aklıma geldi herşey.

4 gün sonra geldi kolostrum. Tadımlıktı sadece.. Hiç doyumluk ol(a)madı zaten..
40 cc'yi görünce sevirdim. Hergün hastanedeki hemşireler yardımcı olurdu sağmama. İnatla-ısrarla.
Bebeğimin anne sütüne ne kadar ihtiyacı olduğunu, onu büyütecek en iyi ilacın benim sütümde olduğunu anlattılar.
Biliyordum ama olmuyordu.
Sağma makinesini kuvozün yanına kadar getirdiler ki bebeğime bakarak sağayım, sütüm gelsin diye.
En fazla günde 100 cc olmuştu.
Bebeğim cam duvarlarda uyuyor, ben ona bakarak ağlayarak süt sağmaya çalışıyorum.
Benim mememden içmesi gereken süt, ona burnundan takılmış bir hortumla midesine veriliyor
.
4 hafta geçti böyle. En sonunda "Hadi annesi" dediler; "Rahata çok alıştı, denesin bakalım artık emmeyi."
Heyecandan titrediğimi hatırlıyorum. Teni tenimdeydi. Kucağımdaydı. Bebeğimi kucağıma ilk defa 4 hafta sonra emzirmek için alıyordum.

Ama henüz reflleksleri gelişmeyen bebeğim emmeyi bilmiyordu. Ağzına damlayan sütü yalıyordu ancak. "Olsun" dediler. "36.haftada gelişecek emme refleksi, siz 3 saatte bir emzirmeye çalışın."
Hayatım yenidoğan bakım servisinin önünde 3 saatin dolmasını bekleyip bebeğimi emzirememek, sonra burnundaki sondaya sütünü dökmek ve gidip bir dahaki öğün için sütümü sağmakla geçiyordu.

36.haftaya girdiği gün emmeye başladı oğlum beni. Ağlayarak "Emiyor" diyebilmiştim hemşireye ancak. İkimizde oğluma bakıp ağlamıştık. (Emme refleksinin gelişmiş olması aynı zamanda birkaç ciddi sağlık sorunun olmadığına işaretti.)

Oğlum emiyor ama yetmiyordu. 5 haftadır sadece sağılan süt artmamıştı, artmıyordu.
Ona bile razı olmuştum ben. Bir öğün meme, bir öğün mamaydı artık.
Çıktı cam fanusların arkasından oğlum. 38 gün sonra. Tamam dedim, artık her dakika emziririm artar sütüm.
Ama süt gelmekdikçe sinirlenen ve gerçekten minicik olan oğlumun büyümeye ihtiyacı vardı.
Ben oğlumu yapay desteksiz büyütemeyecektim. Artık kabullenmiştim.

18 gün sonra işe başladım. 18 gün gece-gündüz emzirmeye çalışmak yetmedi. Günde 80-90 cc benden beslenebiliyordu ancak.
İşe başladım, deli gibi sağdım iş yerinde. Bunda kendime ait bir odamın ve mutfakta buzdolabımızın olmasının etkisi çok büyük. Kimse de sen ne yapıyorsun habire demedi sağolsunlar ki.
Kapımı kilitler, 2 saatte bir sağardım. 1 hafta sürdü bu tempo.

1 hafta sonra çok ağır bir tabloyla oğlumu hastaneye kaldırdığım gece tam emzirmek üzereydim. Göğüslerim dolmuştu ve acıyordu.
Ama emziremedim. O dolu olan sütümü oğlumun bağlandığı makinelerle süslü cam fanusun üzerinde bıraktım o gece.
Bir daha da gelmedi sütüm. Çok denedim, çok uğraştım ama olmadı.

Uzunca bir süre oğlumun beni annesi olarak görmediğini düşündüm. Onun için herkesten farksızdım. 
Herkes nasıl altını değiştirip biberonla karnını doyuruyorsa bende öyleydim. Herkesten beni farklı kılacak olan yaşamsal gıdayı veremiyordum ben ona.
Emen bebeklerin annelerine karşı olan bağ, benim bebeğimde bana karşı yoktu.
Ben bebeğimi kendimle besleyememiştim.
Ben minimini oğluma, onun bu kadar küçükken dirençli olmasını sağlayacak sütünü verememiştim.
Ağlayarak tüketmemeliydim ama yapmıştım.
Aylarca bu düşüncelerle savaştım. Bitti mi savaşım; evet bitti.
İçimdeki uhde geçti mi? Asla geçmiyor, bitmiyor.
Kendimi bildim bileli tablo gibi izlediğim anları ben kendimde tablolaştıramamıştım.
O yüzdendir ki, emzirmekten şikayet eden, varolan sütünü bebeğinden esirgeyen herkese karşı durasım var benim.
Belki doğru belki değil. Ama bu benim geçmeyecek can acımdır..

Varolan sütü bebeğine vermek isteyen ama zeval gelmeyecesi devletimizin 8 hafta sonra işyerine gönderdiği anneyi 'işgücünden düşme' bahanesiyle emzirtmeyen, göğsündeki sütü sağdırtmayanlara; onların annelerinden emdikleri süt helal olmasın diyesim var.
Ülkeyi yönetenler emzirmeyi yeterince destekleseler eminim ki şirketleri yönetenler de destekleyeceklerdir..
Balık baştan kokmasın lütfen..

5 yorum:

anne kaleminden dedi ki...

çok güzel ve çok duygusaldı, ellerine sağlık...

7 Ekim 2010 11:57
Adsız dedi ki...

iki aylık anneyim ve yüreğim sızlayarak okudum.elne sağlık

7 Ekim 2010 14:21
Unknown dedi ki...

Burcu, yüreğim kalakaldı öylece... Laf bitti dilimde. İçimden, yürekten, sessizce...

9 Ekim 2010 01:20
ayşe arslan dedi ki...

çok güzel yazmışsın burcu.annelik anne olmadan anlaşılamıyor şimdi daha iyi anlıyorum bunu ben..
inşallah başka bebeğin olursa onu istediğin gibi doyurabilirsin sütünle,
sevgilier

9 Ekim 2010 13:34
Filiz Morkoç dedi ki...

Bende yarın işyerinde sağma maratonuna çıkıyorum, çok güzel anlatmışsın, kalemine yüreğine sağlık..

10 Ekim 2010 17:43