6 Ekim 2010 Çarşamba
Anne mutlu, bebek mutlu...
Doğum öncesinde tüm anne adayları gibi benim de anne sütünün önemi hakkında bilgim vardı. Bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmesi gerekiyordu ve emzirme bebeklik dönemi boyunca devam ettirilmeliydi. Tabii her zamanki gibi teoride kolay görünen konular pratiğe geçince havada kalıyordu.
Doğumu İzmir’in doğum konusunda başarılı bir özel hastanesinde yaptım ve eve bebeğimle geldim. Benim için her annenin yaşadığı ilk tecrübesizlik dönemine bir de erken doğum ekleniyordu. Oğlumuz normal zamanlamaya göre 3-4 hafta önceden gelmişti ve doğal olarak sistem onun için, anne karnındaymış gibi işlemeye devam ediyordu. Bebişimiz sürekli uyumak istiyordu ve doğduğunda aç uyanmamıştı. Emme eylemi yoktu. Çevremde kimse bana ne yapmam gerektiğini net bi şekilde anlatmıyordu. Bense 3 aylık yatıştan ve doğumdan kurtulmanın garipliğiyle olan biteni yorumlayamaz olmuştum. Lohusa garipliği... Tüm bunlar sütümün 3 gün geç kalmasına, bebeğimin sarılık olmasına ve hastanede yatmasına sebep olmuştu. Doğumu takip eden 3 hafta sarılıkla uğraştıktık. Sarılık tedavisinde tanıma fırsatı bulduğumuz şu anki çocuk doktorumuzun sekreteri öğretmişti emzirmeyi. O dönemde yavaş yavaş kendime gelmiştim. Sonunda düzene sokmuştum sütümü, emzirme düzenimi. Yine de aklımada birçok soru vardı ve çevremdeki deneyimli insanlara telefonlar yağdırıyordum. Her annenin derdi aynıydı sütünü arttırmaya çalışıyordu fakat yaşadıkları farklılaşıyordu. Bir türlü kendime cevap bulamıyordum. İnternetteki yazılardan, anne çocuk sağlığı kitaplarından ve televizyondaki sabah kadın kuşaklarından derleme bir bilgi birikimim olmuştu. Oğluma 6. haftasında sütüm yetmemeye başlamıştı. Hazır süt vermek zorunda kaldığımız akşam içimden bir parça koparıyorlardı sanki. Oğlum zevkle içiyodu sütü ama benim içim eriyordu. Sinirlendiğim, neden ben böyleyim dediğim zamanlar oldu. Yıllarca emzirebilenlere özendim o aralar. Kendimi eksik hissettiğim, bebeğime yetemediğimi düşündüğüm zamanlar oldu. En çok da neden birileri bana anlatmadı, neden beni yönlendirmediler diye çok düşündüm. Oğlum göz göre göre sarılık olmuştu ve belki de tüm o yorgunluğun sonucuydu sütümün azlığı.Sonraları her günün bir öğünü mama destekli gitmeye başlamıştı. Kesildi kesilecek derken kendime gösterdiğim ve annemin-eşimin bana gösterdiği özen sayesinde 5. aya kadar emzirmeye kesilmeden devam edebildik. İşe başladığım 5. ay sonrasında sütüm hızla azalmaya başladı. Bu beklediğim bir durumdu. Bu dönem boyunca çoğu akşam ben artık emzirmeyeceğim diyerek yatıp ertesi sabah büyük bir arzuyla sütümü sağdığımı hatırlıyorum.Artık 9. aya gelmişrik ve kendimi bu konuda oldukça yorgun hissediyordum. Tüm o 9 ayı çabalamakla geçirmiştim. Süt arttırıcı malt özleri, aktarlardan aldığım otlar, hazır çaylar, litrelerce su, hepsi bebeğime bir yudum daha fazla süt çıkarabilmek içindi... Bir yudum daha sağlık verebilmek için... Sonunda şunu düşündüm. “Tüm bu süreçte elimden geleni yaptım. Bu kadarı için bile dua ediyorum”
Buradan 2 konuya geleceğim.
Ülkemizde anne çocuk sağlığına verilen önemi şimdi daha net görebiliyorum. Ana sağlık üniteleri sistemli çalışıyor kabul ediyorum. Oğlumun ve hamileliğimin tüm aşamalarını takip etmişti hemşiremiz. Fakat özel bir hastanede, yüklü miktarlarda paralar verilerek yapılan doğumdan sonra bile bana nasıl emzirileceği, ne kadar sıklıkta emzirileceği, bebeğin günlük ne kadar süte ihtiyacı olduğu anlatılmamıştı. Eve geldiğimde annelik hislerimden başka bir bilgi yoktu. Bu nedenle annelere emzirme eğitimi verilmeli !
Neden bu kurumlara Ana-Sağlık denir, Bebek-Sağlık denmez diye düşünürdüm. Şimdi zihnimde herşey daha net. Hani uçaklardaki anonslarda söyleniyor ya hep, “Acil bir durumda ilk önce kendi maskenizi sonra çocuğunuzun maskenizi takınız” Aynen o şekil. Anneler, sevgili bayanlar kendiniz için, bebeğiniz için, gelecek neslin sağlığı için kendinize iyi bakın.. Sonuca ulaşana kadar elinizden geleni yapın.
Anne sağlıklıysa bebek sağlıklı, anne mutluysa bebek mutlu...
Yazımın sonunda birkaç satır eklemek istiyorum,
* Emzirme Reformunu eşimle birlikte gönülden destekliyoruz.
* Anadolu kadınının bilinçli ya da bilinçsiz emzirme konusundaki hassasiyeti gözlerimi yaşartıyor. Anadolu kadını için emzirmek bir annelik görevi.
2 yorum:
"Anadolu kadını için emzirmek bir annelik görevi." demişsin ya; ne kadar doğru..
7 Ekim 2010 09:59Çünkü onlar acaba sütüm yeter mi, kaç litre su içmelyim, arttırmak için ne yemeliyim diye düşünmüyorlar. Bunları düşünüp strese girmiyorlar. Bu yüzden de doya doya emziriyorlar bence.
Bucu olayı çok güzel özetlemiş.Birde annelerde yok göğüs sarkması yok başka nedenlerle bebeklerini bu şifa kaynağından mağrum ediyorlar.İlerde oluşabilecek olumsuzlukları anneler düşünmelidirler.
7 Ekim 2010 13:41Yorum Gönder