Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

7 Haziran 2010 Pazartesi

İyi ki.


- Alo anne?
- Efendim oğlum?
- Akşama Cnn'de röportajım var, izleyin babamla.
- Saat kaçta?
- 23.00' de Saba Tümer ile.

- Alo Sebahat Hanım?
- Efendim Emine Hanım?
- Akşama Murat Cnn'de çıkacakmış, hani soruyordunuz ya son halini, işte benim oğlum. Dilerseniz izleyin. Saba Tümer, son filmi ile ilgili canlı yayına davet etmiş oğlumu, filmde harika.
- Peki Emine Hanımcım izlerim.

Kayınvalidemin en yakın arkadaşı Emine Teyze oğlunu senede bir kez ya görür ya görmez. Her karşılaşmaları sancılı geçer. Murat tiyatro sanatçısı. Liseden sonra İstanbul'a kanatlandı. Önce yan rolleri kaptı, sonra Neredesin Firuze, sonra Abuzer Kadayıf, sonra Okan Bayülgen ile Televizyon Makinası, ardından da Aşk Tutulması son olarak da Haneler...Emine Teyze yaptığı işin Murat'ı çok mutlu ettiğini söylüyor, hayatının oldukça renkli ve keyifli olduğunu anlatıyor. Ama oğlunu sadece senede bir ya da iki kez görüyor, onun dışında tv'den takip ediyor. Ne feci! Emine Teyzenin yerinde olmayı hiç istemezdim, hiç!

Çocuklarımın böyle karışık, hareketli bir hayatı olmasını sanırım istemiyorum.

Bir yerlerde çok zeki, çok ünlü, çok başarılı çocukların annelerinin hayatlarının çok yorucu ve zor olduğunu okumuştum. Düşününce hak veriyorum. Mesela Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi ya da Gazi Yaşargil'in annesi ya da ne bileyim Ece Temelkuran'ın annesi, ne kadar zorlanmışlardır.

Doğal, normal, yorucu olmayan bir hayatı olan çocukların anneleri daha mı mutlular acaba? Mesela annem. En büyük derdi mutluluğumuz idi. Okula veli toplantılarına geldiğinde beraber dolaşırdık öğretmenlerin masalarını. Annemin ilk sorusu hep kızım nasıl bir çocuk olurdu, arkadaşlarıyla geçimi nasıl, mutlu mu, huzurlu mu, ondan sonra derslerimi sorardı.

Önceliği bizdik hayatında, bunu hep bilirdim. Doğum hikayemi hiç dinlemediysem bin kez dinlemişimdir, keyifle anlatırdı. Annemden önce uyandığımızı hatırlamıyorum ben. Evde ilk uyanan hep annem olurdu. Kahvaltı masasını hep hazır bulurdum. Çocukken beni uyandırışının bile bir ritüeli vardı: Sabah oldu, sütçü kapıya dayandı, okul vakti yaklaştı, uyan bakalım benim akıllı kızım...Cumartesi akşamları sorardı pazar sabahı kahvaltısında ne istediğimizi, sigara böreği mi, sucuklu yumurta mı, krep mi, ona göre hazırlardı.

Annemden öğrendim ben kaynamış yumurtadan adam yapmayı. Dereotundan bıyık, siyah zeytinden göz, havuçtan burun ve salatalıktan da ağız yapıyorsunuz çok komik oluyor yumurta adam.

İlk pasta yapmayı da annemden öğrendim. Ahududulu, önce kek yapıyorsunuz, sonra iple keki ikiye kesip ıslatıyorsunuz ardından içine krema koyup süslüyorsunuz. Adı; Ahududu Güzeli.

Çocukluğumda TRT 1' de Cumartesinden Cumartesiye isimli bir program vardı. Annem hiç üşenmez bizle beraber el işi kağıtlarından kuğu, ördek, uçak filan yapardı.

Benim arkadaşım gibiydi annem ama anne olduğunun da hep farkında olmamızı sağlardı. İzci olmama, Pal Sokağı Çocukları'nı okumama, pasta yapmayı öğrenmeme, yumurta kolisinden tırtıl yapmaya, folklör ekibinde yer almama hep annem vesile olmuştur.

Annemden öğrendiklerimi çocuklarıma öğretmeye çalışıyorum şimdi, yumurta kolisinden tırtıl, yumurtadan da adam yapıyoruz, sabahları kızımı annemin beni kaldırdığı gibi uyandırıyorum, onlardan önce uyanmaya dikkat ediyorum, pazar sabahı kahvaltılarına ayrı bir önem gösteriyorum...

Bu yazıyı keşke ile başlayan bir cümle ile bitirecektim neredeyse, lakin annem hep derdi ki; Sözlükteki en gereksiz kelime ''keşke''. Her kullanışında iyi ki ile başlayan başka bir cümle düşün, daha mutlu olursun, üstelik daha akıllıca. Öyle yapıyorum, upuzun sarı saçlı, gözlerine kalem sürerken illa ağzını açan canımın içi anneme;

İyi ki annemin kızıyım,
İyi ki.

6 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Cok guzel anlatmissiniz, cok duygulandim...

7 Haziran 2010 13:06
Didem dedi ki...

Gözlerim doldu çok güzel...

7 Haziran 2010 13:32
Hilal dedi ki...

çok güzeldi bir solukta okudum.
iyi ki yazmışsın :)

7 Haziran 2010 13:56
anneyazar dedi ki...

hiç kimsenin anlayamayacağı kadar anladım..
ağladım..
yavrularımız için ve bizim hazırlayacağımız pazar kahvaltıları için şükrettim..
bundan sonrası mutluluk olsun, tıpkı onların, tıpkı bizim yavrularımız için istediğimiz gibi

7 Haziran 2010 17:36
aysema dedi ki...

Çok güzel, çok duygu yüklü...

İyi ki'ler hep var olsun. Sevgilerimle...

8 Haziran 2010 10:01
Adsız dedi ki...

:...)
iyi ki aramıza katılmışsın,
iyi ki.

10 Haziran 2010 03:07