25 Haziran 2010 Cuma
Ahhhh, AH!
Beni tanıyan hiç kimse, benim için sanırım tutumlu biri demez :)
Orta halli bir aile bizimki. Bugünün şartlarına kıyasla daha rahat geçinilen bir dönemin çocuğu olmanın avantajlarını yaşadım. Zengin denmezdi bize belki ama kimseye muhtaç değildik ve birşey istiyorsam eğer, ancak aynısı ya da benzeri varsa “Hayır” denirdi.
Bunlara rağmen çok ilginç bir şekilde hiç marka bilen biri değildim. Yaşım ilerledikçe arkadaşlarımdan dinledim markalı oyuncakları, kıyafetleri... Bunları ben neden bilmiyorum diye şaşkınlıkla... Tek bildiğim Convers’ti o dönemler ve benim hiç Convers’im olmadı :) nedense o zamanlar sevmemiştim, hala da yok :P
Sonra babamın iflas ettiği tam da lisenin bittiği dönemde, katkıda bulunmak istememin de verdiği istekle çalışmaya başladım. Yine de tutumlu davrandığımı söyleyemem, çünkü ailemin o durumda bile yapmaya çalıştığı şey bana durumu hissettirmemekti ve bu yüzden maaşıma dokunmuyorlardı. Bu durum eve bir katkım olmasına olanak vermediyse de, yük olmamayı başardım. Zaman geçip durumumuz toparlanmaya başlayınca da, tamamen kendime çalıştım. İyiydim anlayacağınız :)
Neyseki ailem kanaat etmeyi öğretmiş bana. Her ortama uyum sağlayabilirim:P ama şunu almayayım da paramı bir köşeye koyayım, lazım olur düşüncesi bende pek yer etmedi ne yazık ki... annemin kızı olamadım bu konuda :(
Bugün hala marka takıntısı olan biri değilim. Tabi ki sevdiğim markalar var ama haddimi bilirim. Önemli günler dışında kıyafete çok para harcamam. Bir tek oğlum konusunda sınır tanımıyorum. Ona birşey beğendiysem, özellikle kıyafetse bu beğendiğim muhakkak alıyorum. Onun istekleri konusunda da sanırım ailem gibiyim. Eğer varsa “Hayır” diyorum ama yoksa alıyorum. Ev eşyalarımız aldığımızdan beri değişmedi, hala aynı ve bu sene onları yıkatıp bir 6 sene daha kullanmayı planlıyorum :) Evde değişmesi planlananlar, nevresim takımları, buzdolabı ve TV. Onlar 6 sene daha idare edecek gibi görünmüyor ne yazık ki.
Günümüz şartları malum. Ortada zengin bir koca olmayınca (aman kocama söylemeyin :P) çalışmak elzem bu hayatta!
Hele ki eviniz yoksa ve kirada oturuyorsanız, hem de İstanbul gibi bir memlekette, bir de yetmezmiş kredi kartınız da varsa, bi de utanmadan çocuk sahibiyseniz.................
Bu yazdıklarım sizin için de geçerliyse, yukarıdaki cümleyi siz tamamlayınız....
Birben’e söylerim, sizi misafir yazar kategorisine alır :))))))
5 yorum:
Sibelcim çok hoş bir yazı olmuş. Şu üç nokta olayı bitirmiştir :)
25 Haziran 2010 16:48Memelekte kısmını Bursa yapıp boslugu da Vay haline diye doldurdum:))
26 Haziran 2010 10:11Elinize saglık,
Sevgiler.
boşluk bence şöyle dolar:
27 Haziran 2010 19:02Allah yardım etsin :)
Valla ben çok iyi biliyorum senin para harcamaktan hiç çekinmediğini:))Çok güzel bir yazı olmuş canım arkadaşım...
27 Haziran 2010 21:50Sirarcım, teşekkür ederim :)
29 Haziran 2010 16:13ikiçocuk annesi, neyseki kadrolu yazarsın :P
Hilalcim, haklısın valla :)
Elifim, harcamaktan çekindiğim zamanlar ve kişiler varrrrr, çekinmediğim zamanlar ve kişilerrr varrrrr :)
Yorum Gönder