Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

28 Mayıs 2010 Cuma

İlk torun, ilk gözağrısı



Annemler 7 kardeşler. 4ü kız, 3ü erkek. 6sının 2, birinin 3 çocuğu var. Yani biz 15 kuzeniz. Annem en büyük kardeş ve ben en büyük torunum.

Anne tarafımla (aslında baba tarafımla da) kıyaslanınca ben geç evlenmiş olduğum halde Tibet’te ilk torun ve yukarıda saymış olduğum topluluğun da bu sebepten ilk gözbebeği.

Yani 14 kuzen + 7 kardeş ve onların eşleri de dahil olmak üzere siz hesaplayın işte... ben kayboldum bu kalabalıkta. Eşimin ahalisini de hesaba katsam, ohoooo! :P

Şimdi durum böyle olunca, Tibet’in girdiği her ortamda nasıl bir ilgi odağı haline geldiğini tahmin etmemek bilmem ki mümkün mü?

Tibet açısından bakınca böyle bir dünyanın yeme de yanında yat ama benim yanımdan bakınca bu durumun bir çok artıları olduğu kadar eksileri de var. Özellikle Tibet’in midesine girenler konusunda.

Tibet’in midesine giren abur cuburun başlıca kaynaklarından biri babam! Adamcağız elinde çikolatasız Tibet’in karşısına çıkarsa Tibet’ten tepki göreceğine inanıyor!!! Ne harika bir inanç di mi? Aslında bu beni kandırma yöntemi biliyorum :P



Babam Tibet’in sadece abur cubur mümessili değil. Aynı zamanda bilumum istediği oyuncakları temin eden distribütörü. Bir örneğini geçen yazımda vermiştim mesela; badana sırasında ulaşılamadığı için bir tane daha alınan bisiklet...

Evde Tibet’in araba ve bisiklet ordusu olduğunu biliyor muydunuz?
Tedarikçi babam sayesinde. Bakınız fotoğraflar :)



Vallahi anlatmakla bitmez bizim durumumuz. Benim büyük teyzem ve eniştemde Tibet’i torunları kabul etmiş durumdalar ve eniştemin babamdan pek de aşağı kalır yanı yok bu konuda. O oyuncak ordusuyla çıkmıyor bizim beyefendinin karşısına ama “Asaaan, oraya götüy!” “Asaaan, tiyaş ol!” “Asaaaan, beni ayabaya götüy!” “Asaaan, at ol, bincemm!” gibi bilumum emirlerine itaat ediyor. Al babamı vur enişteme! :)



Farkındaysanız sülalemin kadınları hakkında çok birşey söylemiyorum. Onların bizim bücürün şımarmasına çok büyük katkıları yok. Kendisine oyun arkadaşı olmayı tercih ediyorlar genellikle. Bakınız onların fotoları da burada :)



Eminim çoğumuzun evinde yaşananlar benzer şeylerdir.

Bazı yaklaşımlar ne kadar rahatsız ederse etsin, çocuğunuzun akrabalarınızdan, annenizden babanızdan gördüğü ilgi, sevgi sanki size gösterilmiş gibi seviniyorsunuz, en az çocuğunuz kadar mutlu oluyorsunuz. Çocuğunuzun yüzünde oluşan o güzel ifade değişmedikçe huzur buluyorsunuz ve böyle bir aileye sahip olduğunuz için Allah’a şükrediyorsunuz.

Ne demişler “Bırakın çocukluklarını yaşasınlar!”. Artık kim demişse :)))

2 yorum:

ikicocukannesi dedi ki...

Çok güzel bir aileniz var,
Ne mutlu size,
Gülümseyerek okudum,
Keyifle.

28 Mayıs 2010 15:39
Deniz dedi ki...

Kendimi Tibet gibi düşündüm, ne eğlenceli:))) Ve komik aslında di mi?

Ben böyle geniş bir ailede büyümemiş biri olarak söyleyeyim, bence çok şanslı. Şımarma, şımartma durumlarına gelince asıl terbiyenin ana/baba odaklı olduğuna, sizi otorite olarak benimseyeceğine inanmaktan başka çare yok

28 Mayıs 2010 15:47