11 Nisan 2010 Pazar
Nefes...
Hayatımın en "kötü" günü deyince aklıma daha "kötü" anların gelmemesini umut ederek başlıyorum yazıma...
Henüz hastaneden taburcu olmamıştık...Normal bir doğum geçirmiştim ve oturamayacak yada kendi başıma kalkamayacak kadar çok dikişim vardı. Dahası, doğum sırasında oynayan kuyruk kemiğimin acısı yatakta hareket etmeme bile engeldi...
O an annem namaz kılıyordu odada, bense uzanıyordum müthiş ağrılarımla birlikte. Yanımdaki minik yatakta da Ubeyde uyuyordu, yaklaşık 36 saatlikti o an, henüz çok ama çok yeni... Yeniydi yani nefes alışverişleri... Birden hafiften öksürdüğünü duydum, ve kesildi. 3-5 sn sonra tekrar aynı ses, ama sanki öksürmek değil de nefes almaya çalışmak gibi bir sesti... "Anne" diye seslendim, ama duymadı annem... Sonra Ubeyde'nin sesi, sanki nefes almaya çalışıyor da alamıyor gibi gelmeye başladı. Tekrar "anne" diye seslendim, kıpırdayamıyordum çünkü. Annem yine duymadı, muhtemelen sesim yeterince gür değildi o an çünkü çok halsizdim. Gerçi anneciğim duysa da elinden ne gelirdi ki, yurt dışında doğum yapmıştım ve annem Türkçe dışında dil bilmiyordu, "hemşire" diye bile seslenemezdi yani... Ubeyde'nin nefes almak için artık can çekiştiğini fakettim, yataktan bir anda kalktım, bütün ağrılarımı unutarak... Yüzüne baktım resmen mosmordu, ve artık nefes almak için mücadele bile edemeyecek kadar yorgun düşmüştü. O ana dair hatırladığım tek şey birden ağlamaya başladığım ve beynimde sanki bir çeşit şimşek çakması yaşadığım... Biranda odadan yalın ayak, kısa kollu pijamalarımla fırladım. Hemşire odası hemen karşı odaydı, bebeği verdim, "nefes alamıyor" dedim. Hemşireler gerçekten çok uzun süre uğraştılar ve bebeğimi bana geri nefes alabiliyor olarak verdiler. O anı hiç unutamıyorum çünkü o an aklım başıma "geri" dönmüştü.... Bebeğim kucağımda ve bana masum masum bakıyor henüz tam açılmamış güzel gözleriyle.... O an farkettim ki, ne başımda bi eşarp, ne ayağımda bir terlik ne de üstümde uzun birşey yok, ve önümden erkekler geçiyor... Hemen odaya koştum...O an dedim ki kendi kendime, Allah "aklı başında olanları" sorumlu tutar hareketlerinden ama ben o anda tam anlamıyla deliden farksızdım...
Bebeğimi kucağımdan saatlerce indiremedim, ayakta uzun süre durmamam gerektiği halde, kucağımda şirin yavrumla 2 saat boyunca pencerenin kenarında ayakta bekledim... O'nun güzel yüzüne güneşin yansımasını izledim ve hiç kesintisiz ağladım....Henüz 36 saattir içine oksijen çekiyordu, ve nerdeyse bir daha bunu hiç yapamayacaktı...
6 yorum:
Geçmiş olsun, Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın...
15 Nisan 2010 10:54Teşekkür ederim, amin...
15 Nisan 2010 21:53Yeni okudum yazını.O anda elbette yavrundan başka şey düşünemezsin.Çok geçmiş olsun.İçim sızladı...Çok büyük bir sınav atlatmışsınız.Allah melekleriyle korur onu emin ol.Sevgilerimle...
16 Nisan 2010 19:54Teşekkür ederim ablacım...
16 Nisan 2010 22:57yazıyı okurken gözlerim doldu...büyük geçmiş olsun...Allah sağlık versin inşallah...tekrarını göstermesin...
17 Nisan 2010 22:56amin...hiçbirimize göstermesin inşallah...
18 Nisan 2010 20:41Yorum Gönder