Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

14 Ocak 2010 Perşembe

En tatlı sabahlar babayla başlar…



Annelerden farklı olarak babalar baba olmayı öğreniyorlar bence. Yani baba olmanın anne olmak gibi manevi ve içgüdüsel bir süreç olduğunu düşünmüyorum ben.

Bu nedenle doğanın bu açıdan da annelere daha çok şans tanıdığını düşünmüşümdür hep. Düşünsenize ben kendimi bildim bileli yani ufacık bir kız çocuğu olduğum günlerden beri hep anne olmanın hayalini kurmuştum. Ama erkekler öyle mi? Onlar çok nadiren bir gün çocuğum olsun hayalleri kurarlar sanırım. Dolayısıyla da içgüdülerinin ve de doğanın onları yapayalnız bıraktığı bu konuda beyinlerine güvenmek durumundadırlar. Yani babalık öğrenilir…


Erkeklerin baba olduktan sonraki süreçte kat etmeleri gereken uzun ve zor bir yolları var. Bu yolda onlara kılavuzluk etmek de tabi ki bebeği doğduktan sonra şefkati neredeyse “göğüslerinden” taşan annelere düşüyor.. Peki hangi konularda eğitmek gerekir babayı?

Öncelikle bebeğin yaşamsal denebilecek ihtiyaçları konusunda :

Beslenme sorunsalı : Bebeğiniz sadece sizi emiyor olsa bile sağıp bıraktığınız süt ile onu besleyebilmeli, gazını çıkartıp bebeğin mutlu olmasını sağlayabilmelidir. Bebeğiniz normal beslenme alışkanlıklarına geçecek kadar büyüdüğünde ise yemeğini siz hazırlamış olsanız bile ısıtıp yedirebilme yeteneği olmalıdır. Hatta mesela bebek balık yiyecek ise pişmiş balığın özenle ve sabırla ayıklama işi de bu sürece dahil edilmelidir bence..


Uyku sorunsalı : Babası ile bebeğinizi yalnız bırakmak zorunda olduğunuzda bebeğin uyku vakti gelmiş ise bu babası tarafından anlaşılabilmeli ve bebeğin uyku rutini her ne ise (kitap okuma, sallama, ninni vs) uygulanmalı ve bebek uyutulabilmelidir. Ayrıca erken uyanan bir bebeği mutlu etmek de bu sürece dahildir zannımca..


Aktivite rutini : Babanın televizyon karşısında maç seyrettiği dakikalarda mızmızlanan çocuğa seslenip “hadi gel birlikte maç seyredelim” demesi ya da “bak bakalım annen mutfakta ne yapıyor” demesi sayılmaz. Çocuk ile kaliteli zaman geçirmeyi, onu oyalamayı, çocuk anlamsız bir şey için tutturduğunda dikkatini başka yönlere çekerek ortamı yumuşatmayı da bilmelidir baba kişisi..

Çevremde gördüğüm kadarıyla maalesef babaların çoğunun bu konuda kolaya kaçıp, anne çalışıyor olsa da olmasa da çocuğu büyütmek annenin işidir diye evlatlarıyla geçirebilecekleri muhteşem paylaşımları kaçırdıklarına inanıyorum ve gözlemliyorum ben.

Oysa çocuğun o minicik dünyasının merkezinde anne ve baba vardır ve aslında çocuklar babalara çok düşkündürler..

Ben ise hem babam hem de sevgilim tarafından çok şanslıyım..

Babam şu sıralar patolojiden beklediğimiz kritik tahlil sonuçları ile gündemimizi meşgul etse de aslında çevremde gördüğüm en sıcak, en yufka yürekli babalardan biridir. Onun yeni baba olduğu dönemlerde erkeklerin babalık görevini ne şekilde yerine getirdikleri malumdur ama benim babam, bizi yıkar, besler, bizimle envai çeşit oyunlar oynar, hatta küçükken altımı değiştirirmiş ve bundan hiç de gocunduğunu görmedim.

Pazar günlerini iple çekerdik kardeşimle birlikte. Çünkü o sabah annem erkenden kalkıp sobayı yakma telaşına düştüğünde ev ısınana kadar babamın koynunda olur, yer bitirirdik onu.. Haftanın en zevkli sabahı babamla başlardı, gün onunla devam ederdi.. Annemin hazırladığı mis gibi kahvaltının kokusu burnumuza gelene kadar yatakta ben kardeşim ve babam ne oyunlar oynardık.. Sonrasında ailece yapılan mükellef bir kahvaltı ve televizyonda hep beraber seyredilen bir kovboy filmi ile devam ederdi Pazar günümüz.. Sık sık tiyatroya giderdik mesela, pikniğe giderdik, adada ise balığa çıkardık sık sık..

Şimdi ise biricik eşim/sevgilim şaşırtıyor beni babalık azmi ve becerileriyle.. Çocuğumuz olmadan önce de gerek yeğenlerimizle olan ilişkilerinden, gerekse çevredeki diğer çocuklara olan tutumundan biliyordum muhteşem bir baba olacağını aslında.. Ama Emre doğduktan sonraki dönemlerde bana bu kadar yardımcı olabileceğini düşünmemiştim açıkçası..

Ama o, bir erkekten beklenmeyecek kadar sabırlı ve olgundur bu konuda.. Öyle ki evin kötü polisini oynama işi bana kalmıştır.

Yukarıda bahsettiğim tüm temel bebek-çocuk ihtiyaçlarını karşıladığı gibi oğlumun, gece uykusuz kalmak pahasına istinasız her gece yanımızdadır. Oğlumu sadece emzirdiğim dönemde bile hiç yalnız bırakmadı bizi.. En azından oğlum geceleri ağladığında ben emzirme pozisyonu alana kadar onu yatağından alır, mümkünse sakinleştirir ve kucağıma verir, emzirme işi bitene kadar yanımızda uzanır, gazını çıkarır, sonra eğer kuzucuk uykuya daldıysa yatağına koyar, eğer henüz uyumadıysa salıncağında sallar, uyutur ve sonra yatardı.. Halen de emzirmeyi kesmiş olmamıza rağmen ben uykulara doyamayan ve enerjisi kısıtlı bir hamile olduğum için geceleri bazen beni hiç uyandırmadan oğlumuzun her türlü sorununa deva olabilmekte ve bundan da hiç gocunmamaktadır.

Şimdiye kadar oğlumu babasına emanet edip de bir yerlere gitmek sorunda olduğumda hiç dönüp arkama bakmadım bile.. Biliyorum ki babası oğlumu en az benim kadar korur, kollar ve sahiplenir.

Ayrıca o kadar evliya sabırlıdır ki benim sevgilim, oğluşumun en yaramaz ve de kızgın zamanlarında bile sinirlenmeden onu sakinleştirebilme becerisi vardır. Asla kızmaz kuzumuza ve sinirlenmez..

Çevremde hiç eşim kadar sabırlı, anlayışlı ve sevecen bir baba görmedim ben. Elimde olsa "YÜZYILIN BABASI" ödülünü sevgilime vermek isterdim... Zaman zaman düşünmeden edemiyorum hatta “Acaba bilmeden ne sevap işledim de Allah onu bana yazdı” diye:-)
Sevgiler..
Filiz.

0 yorum: