Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

29 Ocak 2010 Cuma

benim karnem

Keşke bu işin bir okulu olsaydı... Hatta karmaşık formüller, hesaplamalar, okunması gereken kocaman kitaplar olsaydı... Geceler boyu uyanık kalıp çalışmaya, sınavları geçip iyi bir karne almak için çabalamaya gönüllü olurdum. Ama yok işte...
Biliyorum asıl karneyi yıllar sonra kızım verecek bana. Onun için bu, sadece bir özeleştiri, hem de en samimisinden.
Ben anne olunca şunu şunu yapacağım, bunları kesinlikle yapmayacağım... diye bir sürü hayaller kurdum, çevremdekileri eleştirdim, ukalalıklar tasladım. Ama anneliğin bana öğrettiği ilk ve en önemli şey, asla ve asla büyük konuşmamak oldu. Dolayısıyla ilk ders, eskiye bir sünger çekip yeni duruma uyum sağlamak ki bu konuda pek başarılı olduğumu söylemem. Dürüst olmak gerekirse orta ancak.

İkinci ders, kendini adayabilme. Bu biraz daha kolaydı çünkü hormonlarım sağolsun benim adıma işin çoğunu yaptılar. İyi bir ekip çalışması yaptık ve pekiyiyi hakettik.
Beni yarıyolda bırakan ilk şey bedenim oldu. Kızımı emziremedim. Ama vazgeçmedim, madem doğal yollar işe yaramıyor teknolojinin meyvelerini yeriz deyip beş ay boyunca sağıp verdim. Kızım yine de anne sütü alabildi mi aldı. O zaman pekiyi.
İletişim, her zaman önem verdiğim bir konuydu. Ben de doğar doğmaz kızımla konuşmaya başladım. Ben kendime bu açıdan pekiyi vereceğim ama o, bir gün anne ne çok gevezelik ediyorsun deyip notumu kırabilir. O da onun kanaati ne yapalım.
Bir yandan karnını doyururken bir yandan da ruhunun beslenmesine katkıda bulunmak için ona en güzel müzikleri dinlettim, en sevdiğim kitapları birer birer okudum. Bu arada ben de onun çocuk kitaplarını, üst üste 20-25 kez okuyarak kendi çapımda bir rekora imza attım. Ama kitap okuma alışkanlığını kazandırdım. İlerde müzik ve kitap zevkleri değişebilir ve benim seçimlerim yüzünden not kırabilir. Ama müzik dinleme ve kitap okuma alışkanlıklarını kazandırdığım için pekiyiyi kesinlikle hak ettim.
İnce motor becerilerinin gelişimi için çok çaba harcadım. Ellerini etkin bir biçimde kullanabilmenin ileride ona neler kazandıracağını bildiğimden çok uğraştım. Görüştüğümüz uzmanlara göre kızım bu açıdan oldukça ileri bir düzeyde şu an. Bu pekiyiyi de onlardan aldım.
Saygı önemli bir konuydu benim için, hatta sevgi kadar önemli. Kızımın isteklerine, bireyselleşme çabalarına, tercihlerine hep saygı duydum. Bazen çok zorlandım yalan söylemiyorum. Ama gene de ona sormadan, ona açıklamadan hiç bir şey yapmadım. Zorla bir şey yaptırmak istemedim. Bir pekiyi daha.
Bir pekiyiyi de cesaretlendirme çabalarım için veriyorum kendime. Seni cesaretlendirebilmek, bak başarabilirsin diyebilmek için kendimle mücadele ettim.
Peki hiç mi yok ortalar, zayıflar... Var tabii ki. İşte ilki, sabır. Dürüst konuşuyorum, bazen içimden bırakıp kaçmak gelmedi değil. İşe geç kalmamak için çabalarken kızımın giyinmemek için diretmesi, evde kalmak için ağlaması karşısında çok zorlandım. Kendisi yemek yiyecek diye evin duvarlarından sebze, et parçaları toplarken de çok zorlandım. Ama sonradan çok üzüleceğimi bildiğimden sesimi yükseltmedim, kızmadım. Sabır konusunda daha çok çalışmaya söz veriyorum.
Can sıkıntısı da bir başka zayıf. Her zaman değil ama bazen, özellikle de bazı oyunlarda çok canım sıkılıyor. Okunacak kitaplar, seyredilecek filmler, yapılacak güzel şeyler dururken bütün gün oyun oynamak bazen insanın sınırlarını zorlayabiliyor. İnsanın canı başka şeyler yapmak istiyor. Söz bu konuda da çok çalışacağım.
Soğukkanlılık... Kesinlikle zayıf. Kendimi soğukkanlı sanırdım. Ama değilmişim. Hem de hiç. Ada düştüğünde geçici bir delilik yaşadım. Dünya ile bağlantım bir süreliğine kesildi. Bunu nasıl geliştireceğimi bilmediğimden çalışırım diye söz vermiyorum.
İşte böyle... Her anne gibi, en iyi olmaya uğraşan, bazen tökezleyen, bazen kendine yenik düşen bir anneyim ben. Mükemmel annelik var mı bilmiyorum. Varsa bile ben istemem. Kızıma herşeyi bilmek zorunda olmadığını, herşeyi yapamayacağını, yeri gelince pes edebileceğini, kimi zaman tökezleyebileceğini ancak böyle gösterebilirim. Tek isteğim, kızımın ufacık şeylerden mutlu olabilen, çevresindeki varlıkları seven, kendini yetiştirmeye odaklı, hem almayı hem de vermeyi bilen ve kendi ayakları üzerinde duran bir birey olması... O zaman bir takdirnameyi hakederim sanırım.
Ada'nın annesi Umur
http://elifada.blogspot.com/

0 yorum: