Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

28 Aralık 2009 Pazartesi

Çocuk da yaparım, kariyer de...

Böyle diyen kuşak benden sonrakidir aslında. Benim dönemim kadınları genelde ya çocuk yaptı, ya da kariyer. Ya da ben böyle olan bir sektörde çalışıyorum diyelim. Çocuk yapıp işinden ayrılan, çalışmayan değil de; daha ziyade kariyer uğruna çocuk yapmayan kadınlar var etrafımda. Geçenlerde bir programda 2050 yılında dünyadaki kadın nüfusunun, erkek nufüsunun 2 katı olacağı söyleniyordu üstelik. Yani önümüzdeki yıllar da giderek çocuk yerine kariyer yapmayı -mecburen- tercih edenlerin çoğunlukta olduğu zamanlar olacak. Güzel ülkemdeki (ve son birkaç yıldır dünyadaki) zor ekonomik koşullar sayesinde erkeklerin bile iş konusunda zorlandığı düşünülürse, aslında bu oluşumun tam tersini bekler insan. Yani kadınlar çocuk yapsın, az olan işler de erkeklere kalsın. Hoş, neyin dengesi kaldı ki bunun olsun değil mi bir yandan da!!! (Konuyla alakasız ama, sanırım tüp bebekteki artışın bir nedeni de kariyer uğruna geciktirilen doğumların, yaş sebebiyle yardımsız yapılamaması.)



Konuya hızlıca girdim, farkındayım. Fakat giderek işe dönmem gereken tarih yaklaşmakta. Üstüne bir yandan iş görüşmeleri yapıyorum. Kardeşim iş arıyor harıl harıl. Yani gündem fena halde iş ile dolu bu aralar.
Öte yandan kuzu daha sadece 2 aylık. Koynumda büyüme çağında. Kucağımdan indiresim yok. Emsin dursun bütün gün istiyorum. Koyun koyuna yatalım çekiyor canım. Koklayayım yavrumu bütün gün istiyorum. Hem de kesintisiz uykuya hasretim. Yorgunum. Yapmak istediğim pek çok şey var. Zaman yok. Oooooof of yani...

Bazı arkadaşlarım çocuk doğunca bırakıverdiler işi. Bebekleriyle ilgileniyorlar. Bazısı doğum izninde bile evden çalıştı. Kimi hemen döndü ve "oh iyi ki dönmüşüm işe, çok bunalmıştım" dedi. Kimi günlerce ağladı iş yerinde. Kimi bütün gün bebesini anlatıp, kameradan izledi durdu. Kimi "günde sadece 2 kez bakıcıyı aramak yeter" dedi. Kimi mesaiye kalmamak için kırk takla attı, kimi "biraz daha geç gideyim, iyice yorulsun" dedi. Velhasıl annelik de kariyer kadınlığı da (ne demekse!) farklı farklı...

Bana gelince; henüz pek taze anneyim. O nedenle kuzuyu bırakıp işe gitmedim henüz. Fakat dediğim gibi 1 aya kalmaz işe dönmem gerek. Şimdiden acısı içime çöreklendiğine göre bu durumdan pek memnun olduğum söylenemez. Bu devlet değil midir ki bebeklere en az 6 ay anne sütü verin diyen. O zaman neden ayarlamaz bunu anlamıyorum. Ücretsiz izin kısmı özel sektörde ne yazık ki geçerliliği olmayan bir uygulama. Diğer yandan annelerimizin doğumdan 40 gün sonra işe dönme zorunluluğu düşünülürse, çok şükür halimize demek gerek. Karışık işler bunlar... Ben de karmakarışık duygular içindeyim.

İş, güç, kariyer, para kazanmak... Güzel şeyler bunlar. Fakat evlat bambaşka...Kelimelerin kifayetsiz kalması demek anlamını anlatmaya.
İkisi bir arada olmaz mı? Olur elbet. Oluyor da nitekim. Pek çok kadın çok da güzel kurtarıyor bu işi. Ama eminim ciğerleri yanıyordur çocuklarını  bırakıp giderken her sabah. Hele de bebekken, ana kuzusu iken yavrular. Duygu sömürüsü değil, şu anki gerçek hislerim bunlar. (Sanırım bitmeyen bir lohusa sendromu içindeyim:)

Peki ne mi olmalı? Bana soran yok ama sorsalardı şöyle derdim, bir dilek, içten bir temenni olarak;
Ekonomik koşulları iyi bir ülkenin, geleceği garantide, yaşam kalitesi yüksek vatandaşları olsaydık. Bebek yapma kararımızı devlet de destekleseydi. (Bu da en az 3 yıl anneye çocuğu ile birlikte zaman geçirebilme şansının kanunlarla tanınmış olması demek.) Sonrasında işe dönüşle ilgili zavallı bir durum oluşmasaydı. Babaların da baba olma hakları, aynen annelerde olduğu gibi iş yüzünden kısıtlanmasaydı. Kariyer, zevkle yapılan bir işin sonucu olmalı ve sayesinde para kazanılsaydı. Yavrular doğanın istediği gibi ana koynunda, baba sıcaklığında büyüseler, yaşama olması gerektiği şekilde hazır başlasalardı. Böylece saha sağlıklı nesiller, daha güzel bir dünya olsaydı yaşadığımız.

Velhasıl çalışmayı, işimi seviyorum (işyerim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim). Bu devirde iyi bir işim olduğu için şanslı olduğumu da biliyorum. Ama sözkonusu çocuğum olunca; iş, güç, kariyer bir yere kadar. Ben çocuğumla vakit geçirmeyi, onu büyütmeyi, babası ile birlikte herşeyiyle ilgilenmeyi, hem de bunu dağı, kırı, akarsuyu, oksijeni, organik besinleri, hayvanları, denizi, yeşili, muhabbeti olan bir yerde:) yapabilmeyi istiyorum. Biliyorum şu anda pek mümkün değil; ama en azından ilk 3 yıl bunu yapabilmiş olmayı dilerdim.
Çocuk mu, kariyer mi derseniz yani; kesinlikle ve hep evlat derim tüm içtenliğimle...

---Dağlar Kızı---

0 yorum: