15 Şubat 2011 Salı
sevda kuşun kanadında
Hiçbir zaman bir fikrin tamamıyla karşısında olmak istememişimdir. Yani her fikrin kendi içerisinde oturmuş bir mantık yapısı vardır. Buna hep saygı duymuşumdur. En azından olgunlaştıktan sonra :)
Örneğin hiç bir zaman çok inançlı olmamışımdır ama içki sofralarında heyecanla karşısındakine inancını -ya da inançsızlığını- empoze etmeye çalışan ateist arkadaşları da anlamamışımdır.
Ya da yeni yılın "rakip inancın" bir kutlama ritüeli olduğundan inancımıza göre özel olmadığından, eski yılın güzel anılarını yad edip, kötü deneyimlerini geride bırakıp temiz bir sayfa açmanın umuduna sahip çıkmayı ve bu başlangıcı kutlamayı reddetmek benim tarzım olamamıştır hiç.
Ya da sevginin hüküm sürdüğü kıyılarımı köşelerimi tekrar keşfedip,
sevmenin ve sevilmenin güzelliğini akıp giden günlük tempodan bir an sıyrılıp
görebilmenin fırsatını veren sevgililer gününü kutlamayı da reddetmek benim tarzım olmamıştır hiç.
Yani özel günleri önemsemişimdir ben. Ancak özelliklerini yitirecek kadar değil.
Adı üstünde özel ya hani o zaman sevgililer gününde herkesin yediği menüyü,
dinlediği müziği, seri üretimden çıkmış gülleri, kalpleri, süslemeleri
ve eğlenceyi de özel bulmuyorum haliyle.
Ancak şunu da demiyorum ki sevgililer günü ticari bir tuzaktır, sığlıktır, kutlamayınız!
Sevginin kelimelere dökülmesine sebep olan her şey kutsaldır bence.
Elbette sevgini göstermenin tek yolu değildir bu günün kutlanması. Bu sadece bir fırsattır ifade etmek için.
Çünkü sevgi;
bir bakışta, bir bebekte, çocukta,
bir satır içten kaleme alınmış yazıda,
ya da birlikte bakılan basit ama aynı hislerle anımsanan bir manzarada,
bir gece karanlık ve ıssız tali bir yolda otomobilin loş ışığında,
arabada kontak kapalıyken yağmurun çıkardığı o muhteşem seste,
gün doğumunda (ben uykucu olduğum için pek denk gelemedim buna :),
Yunan zamanından kalmış bir tapınakta verilen kokteylde gün batımında üzerinde oturduğu minderleri nasıl yürüteceğini düşünen öğrencilerin aklında,
bir çadırda, uyku tulumunda, açık havada uyumadan önce gördüğün yıldızlar rüyasında,
rüzgarın dayanılmaz hafifliğinde, karın sessiz beyazlığında,
terk edilmiş tarihi bir köyün karanlığında, yollarda yollarda yollarda,
çenen ağrıyana kadar konuşmakta, karnın kasılana kadar gülmekte,
yemeğin daha iyi yerini onun yemesi için yapılan baskılarda,
üzerindekini çıkarmaması için üşümemiş gibi yapmaya çalışmakta,
ellerinle yaptığın bir yemekte, güzel olmayan bir yemeğe yapılan övgülerde,
bir meyve yarımında, bir kadeh şarabın kızıllığında,
bir filmde, her filmde, bir melodide, bir seste, bir sözde,
bir çift elin birleştiği anda, bir çift gözün birleştiği atmosferde,
bir bekleyişte, bir özleyişte, bir kavuşmada, bir ayrılmada,
bir hastane odasında, bir nikah masasında,
bir resimde, bir fotoğrafta
ve bazen sadece anılardadır.
Ama her zaman kıymetini bilmek gerekir sevginin.
Çünkü Cem Karaca'nın deyimiyle ve benim 'sevgi'limin alıntısıyla;
"Sevda kuşun kanadında
Ürkütürsen tutamazsın
Ökse ile sapanla
Vurursun da saramazsın"
4 yorum:
bu yumuşacık yazı nasıl iyi geldi ruhuma, ellerine sağlık...
17 Şubat 2011 14:21:)) Teşekkür ederim
17 Şubat 2011 21:55çok güzel bir yazı,ve şahane fotoğraflar:)
18 Şubat 2011 23:41mutlu geçsin haftasonun...
Teşekkür ederim Cep Aynası,
21 Şubat 2011 17:28Senin de güzel geçmiştir umarım haftasonun :)
Yorum Gönder