23 Şubat 2011 Çarşamba
Bütün çocukların annesi olmak
Oğlumu götürdüğüm parka gençler de geliyor. 12-14 yaş grubu gençlerin içinde bir kız var. Kıyafetleri saçları o kadar acayip ki. Nasıl tarif etsem bilemiyorum. Saçları uzun ve her yerine çılgın krepeler yapılmış ve sonra düzeltilmemiş gibi karmaşık ve kabarık ve o oluşumun üstünde acayip renkli kurdeleler, tokalar taçlar takılı. Kıyafetleri de bu saça uygun ama tüm dünyaya aykırı olarak seçilmiş. Boyu da daha uzun tüm arkadaşlarından, belki yaşı da büyüktür. Çok acayip görünüyor ortalıkta koşturup dururken.
Bugünlerde Sopranos dizisini izliyoruz. Mafya babası Tony Soprano'un oğlu. O da 12 yaşında yanlış hatırlamıyorsam. Okulda Camus- Yabancı'yı okudular. O günden beri taze beyninde öğütemedi varoluşçuluğu, kaldırmaya çalışıyor. 'Hayat anlamsız', 'tüm bunlar niye var ki', 'ölüm bu duruma bir anlam katardı' gibi yorumlarıyla ailesini çaresiz bir paniğe sürüklüyor.
Etrafımızda çok görüyoruz. Tonlarca para verilen bir okula çocuğun başarıyla devam edebilmesi için özel derslerle dolduruluyor tüm boş vakitler. Sonuç? Değişken. Mutluluk? Zor bir soru...
Kendi ergenliğimin bazı dönemlerini düşünüyorum. 'Sizi ben seçmedim ki, aile kurumu ne kadar saçma' 'Ben zaten bu şehirde çok mutsuzum, bir de yapmak istediklerime izin vermeyerek beni daha mutsuz etmeye ne hakkınız var' 'Beni rahatsız etmeyin, saatlerce odama kapanıp depresif müzikler dinleyip ağlamak istiyorum, size ne ki!'
Alışveriş merkezinde bir aile gördüm. Ailenin son derece muhafazakar olduğu giyiminden belliydi. Yanlarında kızları vardı, dövmeleri, kıyafeti ve saçıyla her yerinden protest bir duruş akan. Ailede ne çatışmalar yaşandığını hayal etmeye çalıştım. Tabi bunun tam tersi görüntüler de var. Yani burada ailenin nasıl, çocuğun nasıl olduğu değil, çocuğun aileden tamamen zıt yönü seçmiş oluşu beni ilgilendiren. Bu durumu ailenin nasıl karşıladığı.
Her haliyle örnek gösterilen gençler de var etrafımızda, uyuşturucu kullanan, evden kaçan, başkalarına zarar veren gençler de. Okuyoruz, görüyoruz, biliyoruz.
Oğlum doğmadan önce teoriyi bilmenin pratiği de kurtaracağı yanılgısıyla okuduğum kitaplar sonucu uyku, beslenme gibi konularda hiçbir sorun yaşamayacağımıza emindim. 1,5 - 2 yaşına gelmiş hala geceleri uyanan bir bebeği çok acayip birşey sanır, anne babasını da bu kadar büyük hatalar yaptıkları için kınardım. Oysa şimdi ben de o annelerdenim.
Dolayısıyla artık biliyorum ki, hayat her zaman beklediğin gibi olmuyor. Oğlumu en iyi şekilde yetiştirmek için elimden geleni yapacağım ama 'o, şu yukarıda anlattığım gençlerden hiçbiri gibi olmaz' demem, diyemem.
O yüzden de, mafyaya çok uzak olsak da mafya babasının oğlu benim de oğlum. Acayip saçlı kız benim kızım, uyuşturucu kullanan gençler benim çocuklarım. Kendisini çok seven ve aslında kendisinin de çok sevdiği ailesine isyan eden kendi gençliğim de benim kızım. Artık şunu biliyorum ki, ancak onları benimseyerek, bağrıma basarak kendi oğlumun da annesi olabilirim.
2 yorum:
harika bir çıkarım olmuş banu, sana katılıyorum. hep düşünmüşümdür, örnek genç olmayadabilir benim çocuklarım. herkesin gittiği yol tek doğru yol diye birşey yok ki... çok merak ediyorum o günleri ben şu anki hislerimle çocuklarımı sbs ler, öss ler, kpss lerden uzak büyütmeye çalışacağım diyorum. dersane diye bir şey girmesin hayatımıza. kendilerini paralamadan, sevdikleri meslekleri edinebilsinler. umarım ve bakalım...
23 Şubat 2011 15:26Teşekkürler. Küçükken mücadele ettiğimiz sorunlar da küçük aslında hep söylendiği gibi. İşin acı yanı benim kafamda ilerisi için seninki gibi bir plan karar bile yok. Hangi ihtimali düşünsem birşeyler ters geliyor. Ama senin dileklerine kesinlikle katılıyorum ben de!
24 Şubat 2011 09:38Yorum Gönder