Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

7 Ocak 2011 Cuma

Yeni bir çanta almam lazım!

Bu çantayı Poyraz doğmadan bir süre öne almıştık. Alış hikayemiz de ne kadar kararlı ve özgür iradeli insanlar olduğumuzu göstermek açısından mühimdir. Önce X mağazasında bunu gördük, çok beğendik ama biraz pahalı geldi. Sonra yakınlardaki Y mağazasına gittik. Daha uygun fiyatlı ve aynı işi görebilecek bir çanta daha gördük. Hadi onu alalım diye uzun kuyruğa girdik. Fakat kuyrukta beklerken farkettik ki tüm bebeklilerin sırtında bizim daha önce beğendiğimiz çanta var. Vardır bir bildikleri deyip, elimizdekini bırakıp X mağazasının yolunu tuttuk yine.


Poyraz tam 1.5 yaşında. O doğduğundan beri ben onsuz neredeyse hiç dışarı çıkmadığım için (aman tanrım!!) ayrıca bir kişisel çanta pek kullanmadım. Dolayısıyla bu hep yanımda. Az da gezmedik, şehir içi, şehirlerarası ve uluslararası. Bu zavallım da hep yuvarlana yuvarlana geldi bizle. Üstünde çıkmayan çeşitli lekeler oluştu ama en ağır darbeyi şişesini kırdğım için yere dökülmüş zeytinyağının içine düştüğünde aldı. Zeytintağı lekesi çok yaşlandırdı onu. Ama hala bize hizmet eder durur. Bir yanlışını görmedik hiç sağolsun.

Gelelim, çantanın içine. Fotoğraflarını çekerken dışarı çıkma hazırlığımız yoktu. Hasta olduğumuzdan birkaç gündür de çıkmadık. Dolayısıyla yavaş yavaş boşalmış içi. (lazım oldukça almışım, yoksa çanta boşaltma alışkanlığım yok) O yüzden hazır olmayan haliyle neler olduğunu yazayım. Hazırlanınca neler eklediğimi ayrıca yazarım.

Ön göz:
- antibakteriyel jel
- tırnak makası (Poyraz'ın tırnaklarını ancak pusetinde ya da araba koltuğunda uyuduğunda (arabayı kullanan ben değilsem tabi!) kesebiliyorum. o yüzden her an yanımda taşırım)
- fiş veya benzeri bir belge kalıntısı
- kirli mendil (sokağa atmamı bekleyemezsiniz değil mi!)
- kağıt mendil pakedi
- oyuncak köpek
- 2 tane ruj (seç beğen al! sanki poyrazla dışarı çıktığımda 'ay bir dakika rujumu tazeleyeyim' diyebilecek bir durumum oluyor gibi. evde dursa belki çıkmadan sürme ihtimalim olurdu, bilmiyorum)
- ağız bezi (salyalar bitmedi!!)
- demir paralar
- kırılmış bir tükenmez kalemin yayı



iç göz
- önlük ve 2 tane ağız bezi (salya değil şelale??)
- cüzdan
- yedek kıyafet filesi (içinde bir body, bir eşofman altı, bir kısa kollu bi uzun kollu tişört var)
- 4 adet organik bisküvi türevi, 2 poşet organik kuru üzüm (her çıkışımızda 1 tane atmışım ama pek tüketmemişiz sanırım)
- fotoğraf makinesi
- Bir oyuncağa ait kullanım kılavuzu (oyuncak yanımızda olmasa da her an bakıp hatırlamamız gerekebilir)
- güneş gözlüğü


arka göz:
- 1 adet bez


dışarı çıkarken buna ekleyeceklerim:
- bana ve Poyraz'a su
- küçük bir araba ve kitap
- ekstra bez ve tabi alt değiştirme matı
- ıslak mendil
- dışarıda uyuyacaksa battaniye
- yemek yiyecekse yiyecekleri (ama o hazırlık ayrı bir hazırlık, buraya sığmaz)
- güneş kremi taşıyordum bir de. nerede acaba şimdi?

Bu kadar basit olamaz. O zaman neden benim çantayı hazırlamam uzun vaktimi alıyor ve canta tıka basa dolu oluyor? Bilmiyorum. Kesin başka şeyler de koyuyorum ben. Ama ne? Offf.

Sonuçta benim yeni bir çanta almam lazım. O çanta artık bebek çantası olmayacak. Normal ama büyük bir çanta alacağım. Boşken hafif olan, içi geniş ama sınırlarımı kaybettirecek kadar da geniş değil.

O zaman anlayacağım, oğlum artık bebek değil. Biz normal bir çantaya sahip, normal bir hayat yaşayan, normal bir aileyiz. Vakti geldi artık, yapmalıyım!

0 yorum: