Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

29 Aralık 2010 Çarşamba

Ey 2010 borçlusun bana...

2011 den beklentileri sıralamadan önce 2010 nasıl geçmiş deyip bir muhasebe hesabı yapmak lazım geliyor bana göre..

2010 genel olarak sağlık sorunlarımız ile uğraştığımız, hep sağlık merkezli olaylar yaşadığımız bir yıl oldu..

Bir kere önce Emre oğlum domuz gribi geçirdi.. O ne ateşti yarabbim, 3 gün 3 gece 39 un altına indiremedik. Ben, babamız ve doktor olan amcasıyla gece gündüz başında bekledik ve doktorumuzun direktiflerini uyguladık. Ateşini düşürmeye çalışmak ve normalde suyun altına girmek için bize yapmadığını bırakmayan kuzumun duşa girdiğimizdeki ağlamaları hala kulaklarımı tırmalar düşündükçe…

Sonra 2010 un ilk 6 ayını hamileydim ve doktor kontrollerimiz sırasında yapılan bir testin değerlerine göre karnımdaki yavrumun 1/12 ihtimalle down sendromlu bir bebek olma olasılığı mevcut idi.. Kabul edilebilir değer 1/650 iken bu risk çok yüksekti.. Bu nasıl bir kabustu, amniyosentez olma ihtimali bile insanın tüylerini diken diken ederken, o işlemi yaptırmak, hemşirenin elindeki yaklaşık 40 cm lik iğnenin korkutucu görüntüsü, sonrasındaki 3 gün boyunca olabilecek bir düşük olayına karşı Emre’mi evden uzaklaştırmak zorunda kalmak ve yatarken dua etmek, sonrasında da 15 gün sonuçları beklemek gerçekten ömrümden ömür götüren tecrübelerdi.. Sonrasında temiz çıkan sonuçlar ise bayram havası estirmişti evimizde…

Haziran ayı geldiğinde ise ailemizin yeni üyesini içeri buyur ettik.. 2 Haziran 2010 da minik oğlumu Erdem’imi kucakladım, kokladım.. Tecrübeli anne olmak muhteşem bir duygu idi, oğlum ise pamuk şekeri kıvamında bir bebekti ki halen de öyle olduğunu düşünüyorum ve çok seviyorum onu..

Son olarak 2010 en acı verici deneyimi ise evimizin ulu çınarını, babamı kaybetmemizdi.. 16 Ekimde başlayan iniş süreci 10 Kasım’da babamı hastahaneye yatırmamızla daha da hızlandı ve 26 Kasım gününün ilk saatlerinde babama veda etmek zorunda kaldık. Hayatımın en acı, en çaresiz anıydı..
…..

Bu nedenle ey 2010, borçlusun bana.. Emre’mi domuz gribinin elinden çekip kurtardık, Erdemime ulaştık seninle ama babamı kopardın bizden ve ben içimdeki bu boşluğun artık hiç dolmayacağını biliyorum artık. Ama ben bittim gidiyorum, 2011’le helalleşin artık da diyebilirsin tabi.. O zaman 2011’den ailem için, kendim için sağlık diliyorum, biz sağlıklı olursak her zoru kolay yapabiliriz..

Bir de annelik tüm çocuklar için endişelenmektir ya biraz... Bu nedenle bu dünyanın tüm çocukları için de neye ihtiyaçları varsa fazlasıyla sahip olmalarını diliyorum.. Sağlıksa sağlık, sevgiyse sevgi,şevkatse şevkat, merhametse merhamet….. Evet hayat acımasız, hiç adil değil ve biz genellikle çaresiz kalıyoruz ama yine de çocuklarımız hep gülsün, biz de güleriz mutlaka eninde sonunda… Ben böyle düşünüyorum..
Gel 2011 gel, dolu dolu sevgiyle gel…

1 yorum:

Birben dedi ki...

Filiz götürdükleri olacaktı 2010'un, oldu da ama bıraktıkları sonsuza kadar bizimle kalacak, ruhumuza işleyen hadiseler, olgunluklar, anılar...Götürdüğüyle getirdiğiyle bizler yeni bir nesil yetiştireceğiz.2011 ve sonrasında dünyayı kurtarmak bizim elimizde.Sağlık ve güç dilerim ben de.

31 Aralık 2010 10:47