14 Ekim 2010 Perşembe
Eskiden..
Gebeliğin son zamanlarını da sayarsak 14 aydır sabah 09:00'u hiç uyuyarak karşılayamadım ben. Sabah kahvaltısını yapıp şekerleme uykusuna yatamadım O'ndan sonra. Ben artık karanlıkta uyanıyorum. Sabah güneşinin üzerime doğmasını özledim..
Etamin yapardım ben eskiden. Çok eğlenceli tablolar, süs yastıkları, çamaşır makinesine üzerine diş macununa binmiş diş fırçası figürü olan örtü, yatak odasına gelin-damat tablosu... En son gebeyken oğlumun odasına bir tablo başlamıştım, hala daha bitiremedim. Saatlerce, parmaklarım delinene kadar etamin işlemeyi özledim ben..
Kocamı özledim ben. Gece yarısında birbirimizi uyandırmamızı; uykum kaçtı diyerek diğerinin uykusunu kaçırıp arkasından yatıp uyumak gibi bir hainlik yapmayı özledim. Kocamla çocuklaşmayı özledim..
Ankara'dayken son metroyu kaçırıp Batıkent'ten Demetevler'e yürümeyi; İstanbul'dayken yanımıza para almayı unutup akbilimiz bitince vapura kaçak binmeyi özledim..
Çoktur özlemlerim. Burnumun diğerini sızlatan hem de.
Ama en çok özlediğim, oğlum benim. Onu o kadar çok özlüyorum ki hergün; diğerleri batsın yerin dibine diyorum.
En büyük özlem, diğer özlemleri bastırıyormuş meğer..
0 yorum:
Yorum Gönder