31 Ağustos 2010 Salı
Lohusalik mi? O da neymis?
Hastaneden eve geleli bir kaç gün olmuş, annem babam yanımda... Ama ben sakin değilim, uykusuz gecelerim oluyor, alışık değilim, hem de hiç. Aynada çok kötü görünüyorum, çok kan kaybetmişim, rengim kara-sarı denen cinsten. Gözlerimin altı halka halka, canım yanıyor... Ne yaptım ben hayatıma diyorum? Bundan sonra bebek bezi değiştir, emzir, uykusuz geceler. Öyle karamsarım ki, ama ben bunu realite diye adlandırıyorum. Sonunda ağlıyorum, tüm bu düsündüklerimi annemle babamın yüzüne bakarak haykırıyorum. Annem ılık bir banyo yapmamı temkinliyor. Babam "lohusasın kızım, ondan bu durumun" diyor. İnanmıyorum, lohusalık büyüklerin uydurması cünkü benim gözümde. Siz beni anlamıyorsunuz diyorum , tekrar ve tekrar. Annem kızımı emzirdikten sonra beni sürekli yatağa yollamaya çalışıyor uyumam , dinlenmem için. Ama ben her seferinde annemi "şimdi bu rahatlığa alışırsam siz gidince ne yapacağım" diyip normal günlük işlere yönelmeye çalışıyorum. En büyük korkum annem gittikten sonra kızımla geçireceğim yalnızlık duygusu... Akşam uyku vakti gelince beynimden geçen onca sorunu nasıl gelecekte cözeceğimi düsünüyorum, bunalıyorum yine, gecenin bir yarısı sinirleniyorum. Fısıldayarak sevgiliyle kavga ediyorum. O ise hep yanımda, yeni duruma alışmış gibi görünüyor. Destek oluyor, ama uykusuzluğuna çare bulamam ki, kızımızı sen emziriyorsun diyor. Kendimi sadece bebeğin karnını doyurmak zorunda olan biri olarak görüyorum. Bu hayatıma giren yeni canlıyı kabullenemiyorum bir türlü, her şeyin suçlusu o...Oysa uyurken her şey ne güzel. Niye sürekli ağlıyor ki bu bebek diyorum. Kuçağıma çok almıyorum alışır diyenleri dinliyorum. Çünkü babam söylüyor tüm bunları. O hayatımdaki en güvendiğim kişi neden inanmayayım. Ebem ise tam tersini salık veriyor, " Kızının senin sıcaklığına ihtiyacı var " diyor, yine de babamı dinliyorum.
Sevgilim dediğim adamı canavar gibi görüyorum, hayatımı karartan bir canavar, oysa ben bu bebeği istememiş miydim? O halde aşk mı bitti?
Bir hafta önce sevdiğim kocamı sevmiyor muydum artık?
Bu şekilde belki bir kaç ay geçirdim. Eşim sürekli doğumumun zor olduğunu, bunun hepsinin ondan kaynaklandığını söyledi, yanımdaydı sürekli, atlatacağız bu günleri dedi durdu, bense inanmadım. Şimdi dönüp o günleri hatırlayınca diyorum ki: Evet haklılarmıs, hem de hepsi. Lohusalık insanı böyle yapıyormuş, benimki kısa sürmedi. Kırkkımızla beraber savuşup gitmedi. Bende bir kaç ay daha kalmayı uygun gördü. Sonra kısa bir tatille her şeyi geride bıraktım çok sükür.
Bu dönemi nasıl atlatır insan, önce benim gibi "yok, ben lohusalığa inanmıyorum" diye dik başlılık etmemeli insan, her doğum bir travma gibi, hem anne hem bebek için. Sonra yeni yaşamlarına alışmak ikisi içinde zor, bebek annenin sıcaklığından ayrılıyor, tanımadığı yeni bir ortam. Bugün keşke kızımı kucağımdan indirmeseydim, bıraksaydım da bana alışsaydı diyorum. İmkanınız varsa bol bol uyuyun, dinlenin.Benim anneme dediklerim ne saçmaymış diyorum hep.Eş çok önemli, yeni doğum yapan annenin yanında olmalı, destek olmalı, uzaktan seyretmemeli olayları. Annem babam yanımdaydı kırkım çıkana kadar ama bu bana yetmedi, yetiremedim. İstedim ki hep benimle kalsınlar. Ve evet artık biliyorum ki lohusalık insanın kırkı çıkana kadar sürmüyormus. Uzuyormuş bazı durumlarda, anne kendini hazır hissetmediğinden belki de , bilemiyorum, sadece edindiğim tecrübeyi anlatabiliyorum hepsi bu. Okuduğum onca kitap, araştırma pek ise yaramamış diyorum ben. Annelik kitaplardan öğrenilip hazırlanılacak bir sınav değilmiş, en iyi öğrenme şekli kendi tecrübelerini edinmekmiş.Artık bunu biliyorum...
1 yorum:
Esin bende hiç lohusa olmadı dediğim bir günde pat diye olmayacak birşeye sıkıldım ve sütüm kesildi. Mğere lohusalığın tamda içindeymişimde farkında değilmişim
3 Eylül 2010 17:27Yorum Gönder