19 Ağustos 2010 Perşembe
Ağlama..Yanındayım..
Önce düşük...4 ay sonra bir türlü bitmeyen bir adet kanaması..
Öylesine bir doktordayım. Ne birisi önermiş ne de adını duymuşum. Evime yakın diye gittiğim özel hastanedeki kadın doğum uzmanlarından biri. Telefonda kadın doktor mu erkek doktor mu sorusuna erkek doktor cevabı vermiştim. Ama oraya gittiğimde erkek doktor acil bir ameliyata girdiği ve beklemek istemediğim için o anda hastası olmayan kadın doktora girmiştim muayene olmak için.
İyi ki girmişim. İyi tanımışım O'nu.. Hayatımı, hayatımızı kurtaracak adımlar için önümüzü açan, soğukkanlılığı ve doktorluktan önce dostluğuyla hayatımda çok önemli yere sahip olan biri.
Bitmeyen adet kanamasının nedeni dış gebelikmiş. Ultrasonda görünemeyecek kadar küçük olduğu için müdahele edilemeyen ancak kan değerlerinde rastladığımız; benim 2,5 ay boyunca 36 kere kan vermeme neden olan tüpümdeki hücre..
2,5 ay boyunca benimle birlikte yaşadı O kadın. Bir gün muayene etti, bir gün telefonla konuştuk; 75 gün boyunca..
Sonunda bitti...
Benim bitmeme az kala bitti..
Aradan 10 ay geçti.
Korunuyor olmamıza rağmen 8. haftada farkettiğimde gebeliğimi soluğu onda aldım.
Kapısından girer girmez gebe misin Burcu dedi. Evet dedim. Sarıldık, ağladım ağladım.. Çok çaresiz bir anımdı, hazır değildim, korkuyordum.
"Ağlama" dedi. "Yanındayım.. "
12.haftada tansiyonum sürekli yüksek çıkmaya başlamıştı. En sonunda bana preeklampsiyi anlatıp sonunda bununla karşılaşabileceğimden bahsetti.
Günler geçtikçe tansiyonum sürekli yüksek seyrettikçe benim gebeliğimin -eğer o zamana kadar tutmayı başarabilseydim de- 34.haftada noktalanacağı kesinleşmişti aslında.
2.trimester'in ortalarına doğru tansiyonumun sebebinin böbreğimin tekinin çalışmamasından olduğu anlaşıldı.
Elim, yüzüm şiş ve feci ödememim var. Tansiyon 19'du.
Bu arada her gün ama hergün beni arayıp tansiyonumu soruyor, hatta ilaçlarımı hatırlatıyordu.
Sonunda benim o hastanede doğum yapmamın doğru olmayacağını, acil bir durum olursa tam teşekküllü bir üniversite hastanesinin daha iyi olacağını söyleyip artık beni onun değil Çapa Tıp Fakültesindeki hocasının takip etmesi gerektiğini söyledi.
Benden habersiz randevu almış, durumumu anlatmıştı. Beni acilen hocasına yolladı. Doğumuma eğer o sırada kendi hastanesinde doğumu olmazsa izleyici doktor olarak gireceğine söz vererek..
Ve ben bir gün içinde milletin yatabilmek için kapısında kuyruk olduğu Çapa Tıp Fakültesine yatmış bulundum.
3 hafta sonra taburcu oldum, ağır grip geçirdim. Bebek hareketleri durdu.
O'na gittiğim bir akşam üzeri -3 günde bir gidiyordum- 45 dk muayene ettikten sonra elime ultrason kağıtlarını verip Çapa'daki doktoruma göstermemi söyledi. Ama hemen dedi. "Taksi parası verebilirim ya da ben götürebilirim seni, eve gitmeye kalkma şimdi git" dedi.
Kesinlikle yatışımın yapılması gerektiğini bildiği için panik olmamam adına bana birşey söylememiş.
Bebek feci sıkıtıda ve kalp atışları düzensizmiş. Tansiyonum 4 hapa rağmen 20.
-Nitekim tekrar yattıktan 3 gün sonra doğuma alındım; tansiyon 21 ile-
(Pardon doğum yazısı değildi di mi? Tamam, toparlıyorum :) )
(Arada bir de karpal tünel sendromu olayı varki onu atlayalım)
Benim bu kadar soruna, bu kadar riskli bir gebeliğe rağmen, bu kadar stressiz olmamın en büyük sebebidir O.
Doğumuma giremedi ama hergün aradı nerdeyse. Ben bir doğurdum, o dokuz doğurdu :)
Onun sayesinde hayati riski olan bir gebeliği firesiz tamamlayabildik; oğlumla beraber.
------------------------------
Oğlum doğup 2,5 ay sonra hastane işleri bitince ona da sürekli takibi için bir doktor bulmak gerekti.
Götürdüğümüz 2 doktor oğlum ileri derecede prematüre olduğu için takibini -kibarca- kabul etmek istemediler.
En sonunda Zeynep Kamil Hastanesinin yenidoğan uzmanına ulaştık ve 7 aydır takibindeyiz.
Benim için en önemlisi pimpirikli olmamasıydı. Çünkü ben bu kadar sağlık sorunundan sonra çok rahat olabilmeyi öğrendim. Soğukkanlılıkla yaklaşabilmeyi öğrendim. Benimle aynı kafada olacaktı ki beni paniğe sürüklemesin.
Gerekli gereksiz bizi ilaca boğmasın.
Soğukkanlıyım ama anneyim en nihayetinde; çok saçma sapan birşey için çok endişelenip Pazar sabahı 07:00'de arayabilirim. Ararken acaba dememeliyim.
Benim oğlumu yetiştiriş tarzıma; -mesele inek sütü- tercihime saygı duyup bana artılarını ve eksiklerini anlatabilmeli.
Muayene sırasında ağlama krizine giren oğlumu yatıştırmam için bana fırsat tanımalı..
Hepsini doktorumuz Ümit Bey bize sağladı.
Prematüre ve düzeltilmiş yaş kavramlarını sözlüğümüzden silip; minik bebek demeye başladı. Daha içaçıcı olduğu için :)
Bu kadar badirelerin arasında yüzümü güldüren şeylerdir; doktordan yana olan şanlı durumlarımız.
2 yorum:
gerçekten doktor büyük şans... bir de ilginç birşey var çevremde dikkatimi çeken, biz kadınlar neden kadın doktorlardan hazetmiyoruz acaba? :)))
20 Ağustos 2010 16:28Çünkü -geneldee erkekler daha nazik oluyorlar; özellikle muayene konsunda.
23 Ağustos 2010 10:14Kadın doktor, nasılsa aynısı bende de var, nasıl bir his olduğunu biliyorum diye bazen dalabiliyorlar! :))
Yorum Gönder