Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

22 Temmuz 2010 Perşembe

Iki yas sendromu.

O minik meleği kucağıma ilk verdiklerinde bu minicik insanla ne kadar sorun yaşayabilirim ki demiştim. Geceleri uyuma sorunu yaşayacaktık belki ya da inatlaşmaları olacaktı zaman zaman. Olsun dedim, ne kadar kötü olabilir ki?

Şuan da yirmibirinci ayına girecek olan bu minikle yaklaşık üc ayı aşkın bir süredir savaş halindeyim.
Nasıl olur bu dedim, zaman zaman başka yerlerde karşıma çıkan "terrible two" dedikleri şey yoksa bumu?

Kızım öyle korktuğum gibi uykuda sorun yaşayan bir bebek olmadı hic, veya yapılan gezmelerde sorun çıkaran cinsten bir bebek. Şanslı annelerden saydım kendimi. Uyumlu bebek=mutlu anne.
Evde zaman zaman inatlaşmalarımız oluyordu, kendini bize kanıtlamaya çalışmasına yoruyordum ben bu durumu. O da artık bir bireydi ve bunun kabul görmesini istiyordu. Kendi mama sandalyesinde oturmayı red etmesi, cam bardaklardan bizim gibi şu içmek istemesi, oto koltuğunda oturup kemeri takılmışken daha ben kendiminkini takamamışken çığlık atarak durumu düzeltmeye çalışması v.s , v.s... Ama alışveriş merkezinin ortasında birden ağlamaya başlaması, daha doğrusu yüzü gözü mosmor olmuş vaziyette çığlıklar atmaya başlaması ve kendini yere atması karşısında ne yapacağını şaşıran bir anne ve bu annenin çaresizliğini hisseden bir minik çocuğun davranışını daha da abartı bir şekilde devam ettirmesi karşısında çaresizliğimin bir kat daha artması sonucu bu ise bir el atmalı, kendi kendine nasıl geçer diye beklememeli dedim.
Biraz araştırmalarımla bu durumun 15-16 ay aralığında başladığını ve geçici bir dönem olduğunu bu geçici dönemde anne ve babaların özellikle çocuğa karşı tutarlı davranmaları gerektiğini anlamış bulundum. Örneğin kendini yere mı atıyor, soğuk kanlılığımı korumam gerektiğini öğrendim. İlk zamanlarda benim çok paniklediğimi hisseden bücür cadı ona gösterdiğim serin kanlılık karşısında önce şaşırdı bense yoluma devam ettim. Evde ağlama krizine girdiğinde odasına götürdüm ben söyleyene kadar çıkmaması gerektiğini anlattım. Ve sakinleşene kadarda odadan çıkamayacağını. Herhangi bir yerde çıkaracağını hissettiğim mızmızlık karşınında eve dönünce odasında kalması gerekeceğini anlattım.

İlk zamanlara göre oldukça ilerleme gösterdik. Artık bu gibi durumlarda bağırmanın ve kendini yere atmanın bir cözüm olmadığını anladığından yapmıyor. Nerde olursak olalım eğer orası hoşuna gitmiyorsa hemen eve gidebileceğimizi ve bir dahaki sefere onsuz gezmeye çıkacağımızı anlatıyorum. Yasadigi sinir krizlerinin kendini ifade edememesinden kaynaklandigini farkettik.Konuşmaya çalışıp bir türlü anlatamaması, sonra bağırması ve bir yerlere vurması. Bilingual büyüyen çocuklarda sık rastlanan durumlardanmış onu öğrendik. Hayir dedigimizde onun evet sekline kolayca dönüsmeyecegini biliyor.
Ödül-ceza ikilisinin birbirine zit seyler oldugunu anlamaya basladi. durduk yerde yere oyuncaklarini firlatinca o oyuncagini aliyorum tekrar atarsa onu alacagimi söylüyorum sayet dinlemiyorsa aliyorum, bir süre sakliyorum, geri vermeden önce eger yaparsa onu bu sefer baska bir cocuga hediye edecegimi söylüyorum. Iyi bir sey yapinca, bravo, alkis seklinde yüreklendiriyorum. Ikisininde dozunu kacirmadan dengede tutmaya calisiyorum.
Soguk kanliligi korumak her seferinde kolay olmuyor, böyle durumlarda imdadima esim yetisiyor. Bu cagin anneleri bilincli anneler , yavrularimizin daha saglikli büyümesi icin her gün yeni seyler ögreniyoruz.

Birazcik sabir ve tutarlilikla bu isinde üstesinden gelinir diye umuyorum.

0 yorum: