Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

11 Haziran 2010 Cuma

ANANEM..


Bundan 46 sene önce en küçüğü 7, en büyüğü 20 yaşında olan 8 çocukla birlikte, bir başına kaldığında; toprağa verdiği kocası henüz 42 yaşındaydı.

Ananem o benim. Hayal meyal hatırladığım ama bildiğim en fedakar annelerden biri; en cesur eşlerden biri..

Neden örnek aldığımı değil de hikayesini anlatayım ben.

Örnek bile alamayacağım kadar güçlü bir kadın çünkü.

İstanbul'un en eski ailelerinden bir Rum kızı kendisi. Lidya..

Ailenin tek kızı, çok zenginler. Dedem ise döneminin ünlü avukatlarından, Adıyamanlı ve çok kalabalık bir aileye sahipler; onların da durumu çok iyi.

Rum kızı ananem, müslüman dedemle evlenmeye kalkınca ailesi tarafından reddedilir. Aynı şekilde dedem de reddedilir. Ayrı dinlerden insanların evlenmesi kabul görmez.

Ananemin evlenip müslüman olması Nilgün adını alması da suları durultmamış.

En küçüğü annem olan 8 çocuktan sonra; annem henüz 7 yaşındayken dedemiz akciğer kanserinden hayatını kaybediyor. Ananem 8 çocukla bir başına kalıyor.

Ne evlatlarını kaybeden aile insafa geliyor; ne de 8 çocukla bir başına kalan ananemin ailesi.

Sadece oturdukları ev var. Eve giren para da en büyük çalışan 2 ablanın maaşı o kadar.

İşte ananem yokluktan var edip 8 çocuğunu yetiştirdi. En büyük kızkardeş evlendi, kardeşlerimi ortada koyamam deyip kocasıyla birlikte annesinin evine gelin geldi.

2 kızı oldu o evde. 2 numara kardeş evlendi; çok sorunlar sonrası boşandı çocuğuyla o eve sığındı.

Evlilik sırası anneme gelip büyük aşk yaşadığı babamla önüne aileler çıktı. Annemin ablaları istemedi, babamın annesi istemedi. En sonunda ananem masaya yumruğunu vurup beni sevdiğimden ayıramadılar; ben de kızımı ayıramam dedi. Herkese karşı kızını ve damadını savundu. En sonunda babam onun en kıymetlisi; o da babamın biricik anası oldu.

Ben küçücükken babam iş için şehir dışına çıktığından, annem beni aldı bizde ananeye yerleştik.

13-14 kişiydik aynı evde.

En sonunda o dağ gibi kadın çöktü. Bir sürü hastalığı çıktı.

6 yaşındaydım onu en son gördüğümde. Bugün gibi aklımdadır.

Banyoda yerde başı annemin kucağında yatıyor ve annem ağlıyordu.

Bana ondan kalan en büyük hatıra; babamın isteğiyle koyulan ikinci ismim oldu.

Nilgün..


Burcu DUYSAK
http://www.ayazbulut.blogspot.com/

3 yorum:

Başak dedi ki...

off burcu yaa ağlattın beni.İnsan yaşadıkça neler görüyor hayatta...

11 Haziran 2010 20:50
anne kaleminden dedi ki...

ne kadar güçlü bir kadınmış ve nelere göğüs germiş... kitap yazılır bu hayata...

11 Haziran 2010 22:17
Cafe Pepela dedi ki...

Kalemine kuvvet,yüreğin sanki gizli,sihirli bir mabed,gülüm..
Öyle hissediliyor ki her hecen,yaşatıyormuşçasına..
Maşallah subhanallah..
Rabbim büyükanneciğine,dedeciğine kaybettiklerinize sonsuz rahmet ve nur nasip etsin..
Sizlere de sağlıklı,uzun,güçlü kuvvetli bir ömür..

Devamını dilerim,gönülden selam ederim..

Liby..

23 Haziran 2010 02:02