Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Kristal Cam Kase

Kızımı da oğlumu da tekrar karnımın içine sokup avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Böyle bir olayın -Siirt- yaşandığı ülkede bulunuyor olmak beni tedirgin ediyor. Koşarak kaçmak istiyorum. Sabah kızımı servisle almaya gelen ablaya bile şüpheyle bakar oldum. Kafamın bir köşesinde hiç susmayan bir ses var. Akşamları oyun oynarken ‘Kızım popişi kim açtı bugün kreşte’ derken buluyorum kendimi. Paranoyak oldum, evet evet tam olarak hissettiğim bu...

Bu konuda yazmaya nicedir elim gitmiyordu,

Yazmaya başlamadan evvel elimde veri olsun istedim, birkaç kaynağa göz gezdireyim dedim. İçim titredi, yüreğim sıkıştı, dayanamadım yarım bıraktım, irdelemedim...

Bu verilerden bazıları şöyle;

- 0-18 yaş arası ülkemizde 28 milyon çocuk var.
- Çocuk işçi oranı % 32(Ülkemiz çocuk işçi çalıştırma konusunda Kenya, Bangladeş, Haiti’den sonra dördüncü sırada)
- 6-14 yas arası 11 milyon küsür çocuğun yaklaşık 4 milyonu çalıştırılıyor.
- Çalışan çocukların %54'ü sigara %6'sı içki kullanıyor.
- 20 bin çocuk sokakta yasıyor.
- 700 bin çocuk kimsesiz.
- Her üç çocuktan biri istismara uğruyor.
- Çocukların %72'si anne-baba %22'si öğretmen dayağı yiyor.

İstismar kendini koruyamayanlara yönelik! Öyleyse bu durumla nasıl basa çıkabiliriz? Böyle anlarda kafam duruyor benim. Aşırı korumacı olmayıp; Çocuğun sosyal gelişimine sekte vurmadan korumak gerek yavrularımızı. Keskin bir çizgi var ortada zira paranoyalarımızdan onların etkilenmesini hiç istemiyorum. Aklıma gelen tek çözüm güçlü kendini koruyabilecek çocuklar yetiştirebilmek.

Şimdi ne diyor uzmanlar; Eğer çocuk sır saklamaya meyilliyse, kendilerine inanılmadığını düşünürse, evde iletişim kapalıysa, büyükleriyle cinsel konulardan konuşmaktan utanırsa paylaşmıyormuş. Önce bu durumları ekarte etmek gerek. Son derece mantıklı. Eğer ben çocuğumla cinsel konular hakkında sohbeti kapatırsam o da benimle paylaşmayacak. İletişim çok önemli. Çocuğun paylaş-a-madığı ve korkutturulduğu durumlarda süreğen bir hal alabiliyor istismar, bunu önlemek gerek.

Çocuk sosyalleşmeye başlar başlamaz cinsel eğitim şart gibi geliyor bana. Kreşe başlangıç tarihi milat yani. Diyeceğim o ki; Evde ben veriyorum bu eğitimi. Burası senin özel bölgen buraya sadece ben, baban ve Nuray Teyze dokunabilir, görebilir; O da popişini açmak için. Sonra; Çocuklarımızı dudaklarından öpmüyoruz bunu doğal addetmelerini önlemek istiyoruz. Birisi bedenine istemediği bir şekilde dokunursa bağırmasını ve hemen yardım istemesi gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz. Bunlar benim aklıma gelenler...

Hayatı kristal bir cam kasede sunamıyoruz yavrularımıza. Dolayısıyla kendilerini korumayı bilmeleri gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizde çocuk istismarı var olan bir durum. Her üç çocuktan birinin istismara uğradığı, 4 milyon çocuğun ailesi tarafından çalıştırıldığı, bu oranın toplamda %33 olduğu ve dünya genelinde 4. sırada olduğumuz bir toplumda manasız geliyor görmezden gelmek...

Üstte yazdıklarımdan cinsel istismara takılı olduğum aşikar, çok yeni daha Siirt olayı. Ben atlatamadım. Duygusal kaynaklı, ihmal kaynaklı, şiddet kaynaklı istismarı, okumuş az çok bir şeylerin farkında olanların yapabileceğine inanmak istemiyorum. Her ne kadar birkaç kez böyle bir durumla karsılaşsam da...

Kayıtsız kalmak çok tehlikeli! Eğer yolda/sokakta/dışarda bir anneyi çocuğunu döverken görürseniz lütfen müdahale edin. ‘Sanane bu benim çocuğum seni ilgilendirmez’ demesini göze alın. Duyarlılık tepkisiz kalmayı engellemeli...Başka türlü farkındalık yaratılmıyor,,

Her şeyi devletten beklememeli,
Zira buyrun rakamlar yukarda...

Kristal bir cam kaseden,
İstismarın var olduğu bir hayata,
Dilerim hiçbir çocuğun basına gelmez!

3 yorum:

Kitap ve Demlik dedi ki...

Ooofff off!

Aynen anlattığın gibiyim ben de:(

19 Mayıs 2010 16:20
MELEK KOKUSU dedi ki...

Ne güzel yorumlamissin, kristal cam kase... Almanyada da her gecen gün cocuk tacizinin arttigi haberler izliyorum tüylerim diken diken olmus vaziyette ve soruyorum kendi kendime nasil yapmali, böyle ciddi bir konuda kizimi korkutmadan aciklayici olmali diye.

Siirt olayini izledikten sonra mideme yumruk yemis gibiydim, aglamakla , kusmak arasinda gidip geldigimi biliyorum. Allah evlatlarimizin karsisina kötü insani denk getirmesin...

Sevgiler

19 Mayıs 2010 21:46
ikicocukannesi dedi ki...

Aklıma gelen cozum yolları sadece bu kadar, bende cok bunalıyorum, paranoyalarım tavan yapıyor,,

Sakin kalmaya calısıyorum ama anladıgım kadarıyla yazdıgınız gibi annelerin genelinde bu ruh durumu mevcut.

Hastalık gibi bulastırıyoruz endiselerimizi de anne olarak birbirimize,,

Garip.

24 Mayıs 2010 10:36