Nasıl Bir Dünya?

Yazarlarımız

Hangi Konularda Yazdık?

Kim Ne Yazdı?

Sayfalar

7 Mayıs 2010 Cuma

Bu Anneler Gününde kalbimde bir oda daha açıldı


“Kalbi dışarıda atmak”

Böyle bir deyiş var mıydı, ben mi uyduruyorum?

“Annenin kalbi dışarıda atarmış.” Böyle bir söz var mı? Yoksa da girsin sözlüğe. Çünkü ben aynen böyle hissettim.

İki gün önce Deniz’in bir arkadaşının doğum günü partisine gittik. Deniz, ben ve Derin. Daha doğrusu Derin’le ben önden gittik, Deniz okul çıkışı servisle oraya geldi.

Derin ana kucağında uyuyordu, onu ortalıkta dolanan bir sürü 2-3 yaş arası veledin hışmından korumak için bir odaya bıraktım. Bahçede toplanan kalabalığın yanına gittim. Aklım Derin’de, uyandı mı, uyanacak mı?.. Aklım Deniz’de, geldi mi, geliyor mu?..

Bir odaya gidiyorum, bir .çıkıyorum, kapıyı kontrol ediyorum. Sonunda Deniz geldi. Derin’in uyuyor olmasından istifade Deniz’le bayağı bir ilgilenip onu sevdim.

Sonra Derin uyandı, meme istedi. Bu sefer Deniz’i dışarıda bırakıp Derin’i emzirmeye gittim.

Gittiğimiz ev bahçe katı. Çocuklar sitenin bahçesinde koşturuyorlar. Deniz de dahil.

Etrafta küçük süs havuzları var. Boyu Deniz’in boyuna gelmez. Çocuklar etrafında oynuyorlar, içine taş atıyorlar.

Ben Derin’i emzirmek için odaya gittiğimde Deniz de bahçede oynuyordu. Giderken arkadaşlarıma Deniz’e göz kulak olmalarını söyledim.

Derin’i emzirirken geldiler yine annelik cinleri. Deniz havuza düştü. Önce kimse fark etmedi. Sonra fark ettiklerinde çok geçti, falan filan. Acayip, saçma sapan şeyler işte…

O an düşündüm. Derin’leyken Deniz’i düşünüyorum. Deniz’leyken Derin’i özlüyorum. Sanki iki tane kalbim var, ve eğer iki oğlum da yanımda değilse biri o neredeyse onunla atıyor. Bunu tam anlamıyla böyle hissettim.

***

Derin gelmeden kısa bir süre önce korkmuştum. Derin’i Deniz kadar sevemeyeceğimden, ya da daha fazla seveceğimden, ya da ne bileyim işte, korkmuştum.

Hislerimi döktüğüm yazıya yorum yapan Esra, “Anne kalbi kocamandır, içinde sayısız oda vardır” demişti. Hakikaten öyleymiş. Derin’i kucağıma aldığım andan itibaren yepyeni bir oda açıldı sanki kalbimde. Ama o açılırken Deniz’in odası küçülmedi. Bir oda daha eklendi sadece…

Demek böyle oluyormuş. Korkmama hiç gerek yokmuş. Zaten nereme sığdığı hakkında bir fikrim olmayan içimdeki bu sevgi, ikiye katlanıveriyormuş.

Bir arkadaşım ikinci çocuğu olduktan sonra “şimdi tam bir aile gibi hissediyoruz” demişti. Anlam verememiştim. Sadece Deniz varken de eksikmişiz gibi gelmiyordu ki bana. Derin doğduktan sonra da bu tamamlanmışlık hissine pek varamadım.

Şimdi şimdi fark ediyorum. Arkadaşımın ne demek istediğini anlıyorum. Var olduğunu bilmediğim bir boşluğu doldurdu Derin oğlum. Sanki resmi tamamlamak için onun gelmesi gerekiyormuş gibi.

Ama bir, ama on bir… Her çocuk ailesinin hayatına yeni bir anlam katıyor. Annelerinin kalbinde yeni odalar açıyor.

Tarifsiz bir his bu…

2 yorum:

Burcu.. dedi ki...

Bir yürek acaba en fazla kaça bölünebilir?
Çok güzel anlatmışsın..

8 Mayıs 2010 10:34
Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim...

9 Mayıs 2010 21:57